TÜRK VEFALI EVLADI ALPARSLAN  TÜRKEŞ

04.04.2014 Cuma günü Belediye Tiyatro salonunda Nazilli Türk Ocağı tarafından rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş’in ölümünün 17. yılı münasebetiyle anma toplantısı ve Pamukkale Üniversitesinden Doç Dr. Ferhat Ağırman’ın konuşmacı olarak katıldığı “Birey, Teşkilat ve Devlet İlişkisi” konulu bir konferans düzenlendi. Konferansa M.H.P. ilçe Başkanı Kürşat Engin Özcan, Nazilli Ülkü Ocağı Başkanı Şükrü Irgat, Nazilli Türk-Eğitimsen Temsilcisi Olgun Ergün, Erzurumlular Derneği Başkanı Hüseyin Akkuş ve vatandaşlar katıldı. Açılış konuşmasını yapan Nazilli Türk Ocağı Başkanı Ahmet Çekim, konferansa katılanlara teşekkür ettikten sonra 20 dakikalık rahmetli Türkeş’in hayatını konu alan sinevizyon gösterisi sunuldu. Ardından Rahmetli Türkeş için  Cumhuriyet Camisi imamı Saadettin Akbaş hoca tarafından Kur’an-ı Kerim okundu. Vaiz Kasım Karaman hoca tarafından da dua yaptırıldı.

ÜLKÜCÜNÜN KİŞİLİĞİ

Konferansa katılan sayın Doç. Dr. Ferhat Ağırman konuşmasında “ Alparslan Türkeş’in birey konusundaki görüşlerinin önemini vurgulayarak örneklerle anlattı. Konuşmasında bireyle ilgili olarak; insanlar nasıl her şeyden önce kendi kendilerine hürmetkar olmak, kendi benliklerini, hürmet duygusuyla hissetmek mecburiyetinde iseler, milletlerin de kendi kendilerine hürmetkar olmaları kendi varlıklarına güvenmeleri ve kendi varlıklarına duyulan saygı ve güvenle çalışmaları sayesinde, mutluluğa ermeleri mümkündür. Bir insanın kendisine saygısı yoksa, kendini aşağı görürse, kabiliyetsiz hissederse, o insanın iş yapması, içinde bulunduğu çevreye yararlı olması mümkün olamaz. Bir insanın bir hendeğe doğru, ben bu hendeği atlayamam, gücüm yetmez, kabiliyetim yoktur endişesiyle ümitsizce, tereddütlü gelirse o hendeği aşamaz, atlayamaz. Bir insanın kendine güvenerek, ben kuvvetliyim, ben bu hendeği yüksünmeden atlayabilirim diye kokusuzca gelirse atlar. Zafer hiçbir zaman mahvolduklarını zannedenler tarafından kazanılamaz. Milletlerin hayatı da böyledir. Milletler kendi varlıklarının değerini hissederler. Kendi kudretlerine inanç duyarlar, kendi izzet nefislerini her şeyin üstünde tutabilirler. Milliyetçilik duygusuna sahip olmayan, milli şuura sahip olmayan bir topluluğun bir arada yaşaması mümkün değildir.

TOPLUM VE DEVLET

Türk Milletinin yükselmesi ve tehlikelerden korunması, Türk Milletini meydana getiren kişilerin teker teker milli şuur sahibi olmasına ve kalplerinin millet sevgisi, vatan sevgisi ile çarpmasına bağlıdır. Türk Milliyetçiliği insani duygularla beslenen bir anlayıştır. Türk Milliyetçiliği, kin ve garazı esas almayan, sevgiyi esas alan bir düşünce tarzıdır.

İnsanlar arasında idealistler yetişmeseydi, insanlık bugün dünyayı aydınlatan birçok gelişmelerini, birçok alanlardaki yükselişlerini, her gerçek, her fikir önce insanların kafasında bir hayal olarak doğar. İnsanlar hayal ederler, hayal kurarlar. Bu hayalleri kendileri için iyi olan, kendilerinin özledikleri, elde etmekle mutluluk duyacakları bir takım istekleri, bir takım özleyişleri belirtir. İnsanlar hayalleriyle büyük ölçüde insan olurlar. İnsanlar hayalleriyle diğer canlılardan bir ayrıcalık gösterirler ve gerçekten insanlık vasfını kazanmış olurlar.
Bir Türk Milliyetçisi kendi toplumu için idealizmi daima göz önünde bulundurur. Ülküler uzak hedeflidir, uzun vadelidir. Hem milli ülkü sahibi olacaktır, hem insani ülkü sahibi olacaktır. Hem de kendi mesleği ile ilgili ülkücü bir kişiliğe sahip olacaktır ki, hem kendi mesleğinde başarılı, yararlı bir kişi olarak gelişsin.

MİLLETİNİ MUTLU KILMAK

Bir insan, insan olmak isterse, insanlığa hizmet etmek isterse, evvela kendi milletine hizmet etmeli, kendi milletini yükseltmeye, kendi milletini mutlu kılmaya çalışmalıdır. Bunu yaptığı takdirde aynı zamanda insanlığa da hizmet etmiş olur. Çünkü bir insan kendi ailesini düşünür ve ona karşı vefalı kalırsa, insanlık duyguları en olgun seviyeye erişeceği için, kendi ailesi dışındaki insanlara karşı da yararlı ve vefalı olur. Bir insan kendi milletine faydalı olamaz, kendi milletine karşı bağlılık duymazsa, onun insanlığı düşünmekten bahsetmesi nihayet bir fantezi olur. İnsan yetiştiği toprağın, yetiştiği milletin refahını, iyiliğini, saadetini ve şerefini temin etmelidir. Bunu yaptığı takdirde, o millet insanlığın bir parçası olduğu için, dolayısıyla insanlığa da hizmet etmiş olur.” Diyerek konuşmasını bitirdi.
Günün anısına  Nazilli Türk Ocağı Başkanı Ahmet Çekim tarafından çiçek takdim edildi.

NAZİLLİ TÜRK OCAĞI