Başkalarının acı ve hüznünden kendimize sevinç payları çıkaracak kadar insanlığını kaybetmemiş bir toplumuz. Kendi acımız o kadar çok ve hüznümüz o kadar derin ki, sağ ve esen kalmak en büyük mutluğumuz. Bu yüzdendir ki, kimseye ölüm dilemeyiz, kimsenin ölüsü için de türkü söylemeyiz. Oynamayı da çok iyi biliriz, ağıt yakmayı da. Ama kimse için oh oldu demeyiz. Çünkü bizim için hep “oh oldu” denilmiştir ve biz bunun yarattığı kalp kırıklığını hep yaşamışızdır.

1820’de Ermeniler Kars katliamını çocuklarımıza öğretmedik…
1820’de Tripoliçe’de Yunanlıların yaptığı katliamdan hiç bahsetmedik. Tripoliçe’nin neresi olduğunu bile kimse bilmez şimdi.
1878’e kadar Sırbistan’da olanlar bize çok uzak kaldı
1909’dan sonra Balkanlar’da olanları ise sayıya gelmediğinden sayamadık. Balkan faciasını “katliamlar ve haritadan silinen köyler tarihi” değil de “göçler tarihi” olarak anlatmayı tercih ettik. Kafkaslarda olan bitenleri ise sessiz sedasız kabul etik.
Giritte ne oldu? Ya Adalarda? Hesap sormadık.
1915’te Kars, Erzurum, Van kim tarafından işgal edildi, yakıldı, yıkıldı, yerle bir edildi? 
Hani Balkanlar, Kafkaslar, Adalar uzak da şöyle yakınlara bakalım dedim.
Masum Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey’in hedef seçilmesinin nedeni, bölgesindeki Ermeni eşkıyalarıyla başarılı mücadelesi yüzünden tanınıyor olmaktan başka neydi?
Kim çıkıp bütün bunlar için “taziye” diledi? Hiç kimse. Çünkü merhamet özel bir duygudur. Tanrı herkese vermemiştir.
Kim Ey Türkler, sizinle sadece 30 saniye empati kurabilirim diyebildi. Hiç kimse. Çünkü sadece otuz saniyelik empati bile bir toplumu (kişiyi) zıvanadan çıkarmaya yetebilir. 
Ama, bir gün beni de anlayabilirler umuduyla, ben herkese taziyede bulunabilirim. 
Sizin için üzgünüm, keşke olmasaydı diyebilirim. Ama hani gönüldür, çekiyor işte; bir gün biri çıkar da keşke olmasaydı, keşke bu kadar Türk öldürülmeseydi. Keşke insanlar doğdukları topraklarda yaşayabilseydi. Keşke Tripoliçe, Rodoplar, Bosna-Hersek, Kafkaslar, Girit, Kırım, Romanya, Sırbistan, Makedonya, Şarki Rumeli katliamları olmasaydı der diye bekliyorum.

İşte gördünüz, biz başkalarının acısından mutluk payı çıkarmayacak kadar tecrübeliyiz.

İmparatorluk sahibi olmak böyledir. Pek çok ulusla birlikte yaşamak, yaşamaya mecbur kalmaktır bütün bunları öğreten.