Büyük Türkiye Rüyası – Mehmet Kaplan(Eylül 2012-Dergah Yayınları)

Edebiyat tarihçisi olan Mehmet Kaplan, zihnini meşgul eden hemen her fikri deneme ve makalelerinde ortaya koymuştur. İlk 1969 yılında yayımlanan Büyük Türkiye Rüyası adlı kitabı yazarın  kültür, medeniyet, devlet, demokrasi, din, ilim, ordu, millet, sosyalizm, milliyetçilik, gençlik, tarih ve çağdaş Türkiye’nin çeşitli meseleleri hakkındaki fikirlerinden teşekkül etmiştir.
    Mehmet Kaplan, Büyük Türkiye Rüyası adlı kitabının daha başında toplum içinde yaşayan insanın onun meseleleri üzerinde düşünmeden duramayacağını ve toplum meselelerini düşünerek kendi ferdiyetini de düşünmüş olacağını ifade eder.Çünkü ona göre fert; dil, terbiye, bilgi ve kültürünü topluma borçludur. Bu eserinde de ait olduğu milletin meselelerine kafa yormuş ve tasavvur ettiği Büyük Türkiye için atılması gereken adımlardan bahsetmiş, tavsiyeler vermiştir. Ancak bu tavsiyelerin gerçekleşmesine  günümüz Türkiye’sinde hâlâ ihtiyaç duyuyor olduğumuzu görmek hüzünlendirici. Kaplan’ın 1969 yılında gözlemlediği sorunlar ve bunlara bulduğu çözüm önerileri göz ardı edilmiş ya da haklı görünüp uygulanmalı denilip sözde bırakılmıştır. Kitap bu yönüyle üzücü bir şekilde geçerliliğini  korumaktadır.
     Bilhassa yazarın ”Türkiye Batı’dan hazır mal alacağına onları yapan insanlar yetiştirmiş olsaydı, şimdiye kadar çoktan modern medeniyete kavuşurdu.Bugün hala bu yola girilmemiştir. Hala pek çok sahada ”yapıcı” değil ”alıcı” durumundayız.İşin kolayına gidiyoruz. Zira hazırı almak kolay, yapmak ise zordur. Yapmak zekayı çalıştırmayı, uzun yıllar o tarzda yetişmeyi, disiplini gerektirir”  ifadesi doların hayatımıza etkisinin sebebini de anlatmakta.
Haber bültenlerinde sıklıkla doların yükselmesi sebebiyle alım gücünün zayıflaması konusu yer ediniyor. Hastalar ilaçlarını almakta güçlük çekiyor çünkü dolar yükseldi. Elektronik aletlere, akatyakıta her sektörün ürününe zam geldi. Bu zamlar yüzünden milletimizin cebinde para kalmayacak, bankalar kolaylıkla kredi vermeyecek verseler de faizleri artmış olacak. Ekonomik açıdan Doların Yükselmesi sebebiyle milletçe sıkıntıdayız. Bizi bu kadar sıkıntıya sokan sebep doların yükselmesi mi ? Yoksa hala alıcı olmamız mı ? Bizi sıkıntıya sokan ithalata dayalı ihracat modeli, hazır mal almaya devam etmemizdir. Dolar yükseldi o sebeple zam yaptık değil de, Biz hazır mala alıştık, biz üretemiyoruz dışarıdan alıyoruz aldığımız ürünleri de şu sıra pahalıya mal ettiğimiz için zamlı satıyoruz dememiz gereklidir. 
Biz artık üretmeliyiz. Artık zekayı çalıştırmalıyız. Uzun yıllar bu hedefle yetişmeliyiz. Disiplinli olmalıyız.Büyük Türkiye Rüyası’nın gerçekleşmesi için.
Sistemleştirilmiş ve dar kalıplara sığdırılmış fikirleri kabul etmeyen Kaplan, fikirlerin özgürce ifade edilmesi gerektiğini savunmuştur.Ona göre herkes her an düşünmeli yeni fikirler üretmelidir ve  bu fikirlerin temelinde ise milliyetçilik yatmalıdır. Kaplan, Büyük Türkiye Rüyası’nda kendi milliyetçilik algısında farklı milletlere ve din anlayışlarına düşmanlık hissetmenin yerinin olmadığını bilakis milletini ve insanlığı ileri taşıyan hareketleri sevdiğini söyler. Onun şahsiyetini oluşturan dil, kültür ve ahlak ile donanmasını sağlayan milletini ise unutmaz kendi varlığını oluşturduğunu düşündüğü milletinin gelişimini arzular. Bu arzusunun kurumları millileştirerek gerçekleşeceğini düşünür.
     Yeni nesli buhranın içinde gören yazar, bu buhranın sebebini kültürün milli olmamasına bağlar. Milli kültürümüze ait eserler ile zihin dünyasını geliştirmesi gereken gençler çeviri eserler ile yetişiyor bunun sonucunda ise ne Türkiye’de ne de Batı’da değer görüyor der.
Yazar bu görüşünde haklı olmakla birlikte günümüzde durumun vahameti daha da artmıştır. Bırakalım çeviri eserlerin okunmasını okuduğu tek yazı sosyal paylaşım ağlarında gözüne çarpan anlamlı ya da anlamsız iki satırı geçmeyen gençler yetişti. Buna sebep olarak duyarsızlaşmamız ve tembelleşmemiz gösterilebilir ama yazarın da dediği gibi  temelde milli bir ruha sahip olmayışımız  yatıyor. Kendi kültüründen bihaber, batı kopyası olarak yetiştirilen gençler büyük bir boşluğa düşmekte. Hâlbuki bizim sağlam bir medeniyet inşa etmemiz için okuyan yazan araştıran sorgulayan gençlere ihtiyacımız var.
     Büyük Türkiye’de işveren de işçi de milliyetçi olmalıdır. İşveren servetine servet katmak için değil, işçisinin emeğini sömürmek için değil vatanına milletine hayrı olsun diye çalışmalıdır. İşçi hak ettiği parayı almalı, geçimini sağlayabilmeli ve işini vatan sevgisi ile yapmalıdır.
     Her an düşünmeyi öğütleyen, tek başına bir odada kıymetli kitapları okuyup düşünerek kültürlü olunabileceğini söyleyen Mehmet Kaplan düşüncelerimizin büyük bir taassup ile geliştiğinden de yakınmaktadır. Dinî taassup olduğu gibi laik fikirlerin de taassup içerisinde olduğundan bahseder. Türkiye’nin büyük meselelerinden biri de düşüncenin gelişmesine imkân sağlayacak bir ortamın bulunmamasıdır.
     Kitapta yoğun olarak işlenen konulardan birisi de din mefhumudur. Dini ilerlemeye engel olarak gören bazı aydınları eleştirir. Batı medeniyetinde din ve tekniğin aynı derecede önemli görülüyorken ve din tekniğe engel olmuyorken doğuda neden engel olacağını sorgular. Elbette islamiyet tekniğe engel değildir. Her daim söylediğimiz gibi Kur’an-ı Kerim’de ısrarla “düşünmüyor musunuz, aklınızı kullanmıyor musunuz ? ‘’ şeklinde ikazlar yer alır. Akıl dini olan islam için tekniğe engeldir demek büyük gaflettir. Aydınlarımızı dinin engel olduğuna inandıran sebepler ise yazarın ifade ettiği gibi basit, basma kalıp fikirlerin hakikat sanılması, din üzerinde yapılan kıymetli araştırmaların okunmamasıdır. 
     Mehmet Kaplan’ın Büyük Türkiye Rüyası adlı kitabında düşünce, ilim, kültür ve teknik çağa uyum konuları yoğun olarak işlenir. Büyük Türkiye Rüyası’nın gerçekleşmesi için sunduğu çözümler Ziya Gökalp’in görüşleriyle de benzerlik gösterir. Çağ ilim, teknik çağıdır ve maalesef Türk milleti buna gereken önemi verememiştir. Biz millet olarak büyük medeniyetleri  sadece askeri dehamızla değil ilimde olan başarımızla birlikte inşa ettik. Yeni bir medeniyet inşası için de yine ilme dayanan akılcı islamiyet ve imanlı bir ilme ihtiyacımız vardır.
     Büyük Türkiye Rüyası samimi anlatımı ve Yunus Emre’nin mısralarıyla süslenmiş olmasıyla okuyucuyu kendisine çeken denemelerden meydana gelmiştir. Gözleriniz satırları takip ettikçe haklılığına inandıran ve kişide çözümler için harekete geçme arzusu uyandıran bu kitap Büyük Türkiye Rüyası’nın gerçekleşmesi için dikkate alınmalıdır.

Yasemin KÖSE(ESOGÜ Fen-Edebiyat Fakültesi)