Eskişehir Türk Ocağı Gençlik Kolları’nın hazırlamış olduğu ‘100.Yılında Ermeni Ayaklanması ve Tehcir’ konulu panel Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Oturum başkanlığını Osmangazi Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr.Fahri Yetim’in üstlendiği, Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Enis Şahin ve KAFKASSAM Başkanı Yrd.Doç.Dr. Hasan Oktay’ın da konuşmacı olarak katıldığı panelin açış konuşmasını Eskişehir Türk Ocağı Gençlik K olları Başkanı Mücahit Kök gerçekleştirdi. Sayın Kök konuşmasında özetle şunları söyledi: 

‘Türk Ocakları, vatan topraklarının birer birer elden çıktığı tarihlerde, devletin bütünlüğü ve milletin bekası için dönemin münevverlerini harekete geçmeye davet eden 190 Askeri Tıbbiyeli öğrencinin o günkü millet sevgisi ve vatan birliği telakkisini aynı heyecan ve şevk ile sürdürmektedir.

İçerisinde bulunduğumuz şu günlerde Ermeni Diasporası’nın tüm dünyada bu yalan ve iftira politikası üzerinden yapacağı çalışmalar karşısında, pasif ve reaksiyoner bir politika yerine, tüm dünyaya Ermenilerin yaptığı mezalimin açık bir şekilde anlatılacağı, hem bilimsel hem de edebi ve sanatsal çalışmalarla desteklenen bir dış politikanın devlet yöneticilerimiz tarafından ortaya konulması gerektiğini düşünmekteyiz. Açık şekilde bir hak ve zorunluluk olan ‘sevk ve iskan’ politikası sebebiyle özür dilemek yerine, bu hadisenin haklılığı ve gerekçeleri üzerine dünya çapında etkili olacak propaganda ve siyasi faaliyetlerin ivedilikle gündeme alınması gerekmektedir. ‘

Daha sonra program Prof.Dr.Enis Şahin’in konuşması ile devam etti.Sayın Şahin konuşmasında şunlara değindi:

‘Türk Ermeni ilişkileri 11.yy.’da çok iyi bir şekilde başlamış ve 19.yy. ortalarına kadar aynı surette devam etmiştir. 1800’lü yılların başlarında ilk Amerikalı misyonerler Anadolu’ya geldiklerinde Ermenileri o kadar Türklere ve Türk kültürüne yakın görmüşlerdir ki, onları Hristiyan Türkler olarak nitelendirmişlerdir. Osmanlı Devleti’de Ermenilere olan güvenlerinin nişanesi olarak onlara Millet-i Sadıka adını vermiştir. Ancak büyük devletlerin yayılmacı ve çıkar politikaları doğrultusunda kullanılan Ermeniler, Rusya ve İngiltere arasında bir çıkar çatışmasına alet olmuşlardır. Ruslar, Ermenileri güneye inme yolunda bit atlama taşı olarak görürlerken, Ortadoğu coğrafyasında büyük çıkarları olan İngiltere, Ermenilere bağımsızlık vaadinde bulunarak bir Ermeni Devleti’ni Rusların önüne set olarak çekmek istemişlerdir. Böylece bu mesele 93 Harbi diye bildiğimiz 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşına müteakiben Ayestefanos ve Berlin barışlarıyla uluslar arası bir sorun haline gelmiştir. Ermeniler, Batı’nın dikkatini çekebilmek amacıyla çeşitli komiteler kurarak 1890-1915 arasındaki çeyrek yüzyılda 48 irili ufaklı isyan çıkarmışlar ve Türk Doğu Anadolu’sunu Ermeni Devleti’nin sınırlarlı arasına katmak için Batı dünyasında bir kamuoyu oluşturulmaya çalışılmıştır. Ama Ermenilerin hak iddia ettikleri bu bölge üzerinde nüfus yoğunlukları yoktu. Osmanlı Devleti’nin nüfusu içerisinde Ermeniler sadece %6.9’luk bir oranı teşkil etmekteydi. Bu zayıf yönlerini bildikleri için de Batılı devletlerin çıkar mücadelelerine kendilerini alet etmelerine göz yumdular. Tercih ettikleri bu yol bazı Ermeni politikacıların da söylediği gibi felaketle sonuçlanmış ama bu aşamada Osmanlı Devleti’ni ve idarecilerini katliama sebebiyet vermekle suçlamışlardır.’’

İkinci konuşmacı Kafkas Stratejik Araştırmalar Merkezi (Kafkassam) Başkanı Dr. Hasan Oktay ise Ermeni meselesini 1016 Çağrı Beyin Doğu Anadolu seferiyle başlatan Oktay Moğol istilası ve haçlılardan örnekler vererek bu gün Papanın Ermenilere niye sahip çıktığını anlattı. Ermenilerin Moğol ve haçlıların tarafını tutuğu için Mısır hükümdarı Baybars tarafından cezalandırıldığını söyleyen Oktay ayrıca Papalığın Ermenileri mezheplerinden dönderdiğini, Baybars’ın saldırıları neticesinde yıkılan Çukurova ermeni baronluğunun miras olarak Fransa’ya geçtiğini anlatı. İşte bu miras meselesi Fransa’nın dolayısıyla katolik dünyasını ruhani lideri papanın Ermenistan üzerindeki ilgisi menfaati artırdı. Bu gün papa sırf bu yüzden ve Ermenileri Rus etkisinden kurtarmak için Vatikan’daki ayinde o kelimeyi kullandı. Ermenilerin ari bir soy ırk olmadığını da iddia eden Oktay Gregor Lusaroviç isminde bir papazın ms 301 yılında Orta Anadolu da yaşayan toplulukları hrıstiyanlığa çağırarak oluşturduğu toplum zamanla yaşadıkları bölgeden dolayı ermeni adını almıştır. Dr. hasan Oktay,Prof. Enis Şahin’in çerçevesini çizdiği alanın dışında Ermenistan’a yaptığı gezilerden kareler göstererek Ermenistan üzerinden konuşmaya devam etti. Ermenistan hakkında bu güne kadar hiç duyulmadık bir çok meseleyi anlatan Hasan Oktay Ermenistanı en iyi tanıyan Türk akademisyen olarak bölgedeki çalışmalarını anlattı.KAFKASSAM başkanı olarak yaptığı görüşmeler katıldığı toplantıda ve Ermenistan hakkındaki intibaları salonu dolduran izleyiciler tarafından ilgiyle izlendi.

Konuşmaların sonunda oturum başkanı Doç.Dr. Fahri Yetim panelin genel bir değerlendirmesini yaptı ve soru cevap faslına geçildi. Panel sonunda konuşmacılara katılım belgeleri Osmangazi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Bahattin Acat, Türk Ocağı Başkanı Prof.Dr.Nedim Ünal ve Gençlik Kolları Başkanı Mücahit Kök tarafından takdim edildi.