Bizim tabii olduğumuz kanun 5809 sayılı elektronik haberleşme yasasıdır. Öncelikle amatör telsizcilik bir hobidir. Yani insanların boş vakitlerini değerlendirebileceği, hem de bir şeyler öğrenebileceği, kendi kişilik gelişimine ve sosyal çevresine bir şeyler katabileceği bir uğraştır. Bir kimse hiç bilmese bile bu uğraş ile ilgilenmeye başladığında belli bir elektronik bilgisi ve iletişim şekillerini öğrenecektir. Eskiden insanlar davul ile ayna ile ışık ile iletişim kurmaya çalışırken mesafe arttıkça ilk olarak kablo ile telgraf kullanmışlar. Daha sonra araya çok uzun mesafeler ve okyanuslar girince kablosuz iletişim ihtiyacı doğmuş ve insanların değişik iletişim kanallarına yönelmesine sebep olmuştur. Ve bu iletişim kanallarının da gelişiminde en büyük etken, bu işe gönül vermiş bu konuda araştırma yapan Amatör telsizcilerdir.

19. Yüzyılın sonlarında Hert’zin teorik olarak yaptığı çalışmalar sonucu Markoni elektromanyetik dalgayı ve bu dalga üzerinde sinyal göndermeyi tespit etmiş. İlk olarak 1900 lü yılların başında radyo haberleşmesi başlamış. Bilindiği gibi 1911 ve 1912 yıllarında Avrupa karışık, Asya karışık, kendi iç çatışmaları, 1 dünya savaşı hazırlığı öncesi ve savaş dönemlerinde Avrupa da bu iş hiçbir şekilde gelişmeden kalırken, bu karışık ortamdan uzak duran Amerika’da bu işin temelleri atılmış. Amerika’da ki Amatör telsizciler ilk olarak 200, 300 Km mesafe ile haberleşmeye başlamışlar. Sonra 1920’li yıllarda İngiltere ve Fransa’da ki amatörler ile haberleşmeyi gerçekleştirmişlerdir. Bu süreçte Avrupa!da orta ve uzun dalga ticari görüşmeye tahsis edilmişti. Onun üzerindeki haberleşmenin ne işe yaradığı dahi bilinmezken bu uzun ve orta dalga üzerinde kalan frekansları da amatörler kullansın demişler. Ve bu frekans bantları amatörlerin çabası ile şu anda çok kısa dalgaya kadar uzanmıştır. Biz bu frekanslarda öncelikle kendi kişisel iletişimimizi gerçekleştiriyoruz. Bunun bir adım ötesinde şehir etrafında yüksek bölgeler koyduğumuz aktarıcılarla yakınımızdaki diğer şehirler ile haberleşiyoruz. Bunu ötesinde kısa dalga cihazlarımızla tüm dünya ile haberleşebiliyoruz. Amatör telsizciliğin içinde dil, din, ırk, cinsiyet ayrımı yoktur. Bu amatör telsizcilik ile ilgili yaptığımız çalışmalarda sadece sesimizi karşı tarafa iletmiyoruz. Görüntümüzü de karşı tarafa iletmeyi başardık. Bundan sonraki çalışmamız data haberleşmesi ve bunun hiçbir çevresel etkiye maruz kalmadan ulaşması üzerinedir.

Üretilmiş olan bir yüksek frekans üzerine kendi ses bilgimizi yüklüyoruz. Yani modüle ediyoruz. Bu modülasyonda düşük frekanslı bir sinyali daha uzak mesafelere aktarmaya çalışıyoruz. Çok kötü iletişim şartlarının olduğu bir ortamda en kolay iletişim yapabileceğimiz bir haberleşme metodumuz da sadece bir düdük sesi, yani mors haberleşmesidir. Bu düdük sesindeki nokta ve çizgiler telsiz tarihinde ilk haberleşmenin başladığı bir yöntemdir. Yaptığımız uluslar arası telsiz görüşmelerinde birbirimize QSL kart dediğimiz kart postalları gönderiyoruz. Bu kartlar üzerinde yaptığımız görüşmenin tarihi, saati ve modülasyon bilgisi bulunur ve yasal bir belgedir. Uluslar arası görüşmelerde hiçbir dil bilmiyorsanız bile temel görüşme kuralları içerisinde Q kodları dediğimiz kısaltmalar vardır. Bunlar ile bile karşımızdakine bir şeyler anlatabilmekteyiz.

Şu anda dünya üzerinde dolaşan 40’ın üzerinde amatör uydu mevcuttur.  Bu uydular vasıtasıyla uluslar arası uzay istasyonu ile ve ya dünyanın bir başka bölgesi ile görüşüyoruz. Radyo amatörleri doğal afet ve savaş hali gibi haberleşmenin çöktüğü durumlarda kamu kurum ve kuruluşlarını birbirine bağlayacak bilgi ve teknik alt yapıya sahiptir. Bizler hiçbir kötü durumdan etkilenmiyoruz. Çünkü hepimiz bağımsız birer haberleşme sistemiyiz.

Amatör telsiz frekansları tüm dünyada aynıdır ve standarttır. Türkiye’de ilk amatör telsizcilik faaliyeti 1936 ve 1937 yıllarında Eskişehir Hava Harp okulunda Nejat ORKUŞ isimli bir amatör genç tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu faaliyet M. Kemal Atatürk’ten de büyük takdir almıştır. Sonra 1922 yılında çıkan 3222 sayılı telsiz kanunu bu faaliyetin önünü tıkamıştır. Bu kanun sadece bir kısım kamu kuruluşlarına haberleşme yetkisi vermiş ve bunun dışındaki tüm haberleşmeleri yasaklamıştır. Amatör telsizciliği Türkiye’de geliştirmeye çalışan ilk faaliyet 1950 yılında Ord. Prof. Dr. Bedri KARAFAÇAOĞLU tarafından yapılmaya çalışılmış ve amatör telsizciliği geliştirme amacıyla Türkiye Radyo Amatörleri derneği (TRAD) kurulmuştur. Bu ekip tarafından bir deklerasyon yayınlanmış ve bakanlar kuruluna 3222 sayılı kanunun değiştirilmesi il ilgili bir öneride bulunulmuş ise de bu öneri ilgi görmemiş ve 1951 yılında TRAD fes edilmiş. Daha sonra 1962 yılında Türkiye Radyo Amatörleri Cemiyeti (TRAC) kurulmuş. 1964 yılında milli savunma bakanlığı ile birlikte bir yasa değişikliği hazırlamış, fakat mecliste görüşmeye değer bulunmamıştır. 1983 yılına kadar 3222 sayılı kanun amatör telsizciliğin önünde büyük bir engel olarak kalmış. 1983 yılında çıkan 2813 sayılı telsiz kanunu Türkiye’de ilk defa amatör telsizcilik faaliyetini tanımlamış ve kapsamını belirlemiştir. Bu yüzde Türkiye’de amatör telsizcilik dünya ortalamasının çok altında kalmış.

Amatör telsizciliğin ilkeleri de şunlardır.

1-      Amatör telsizci centilmendir.

2-      Frekans spekturumunu başkalarının zevklerini azaltacak şekilde kullanmaz.

3-      Radyo amatörü sadıktır ve gerektiğinde radyosunu toplumun ve vatanın hizmetinde kullanır.

4-      Radyo amatörü geliştiricidir. İstasyonunu bilimle baş başa tutar. İstasyonu iyi kurulmuş ve etkindir. İşletme uygulaması temiz ve kurallara uygundur.

5-          Radyo amatörü dosttur istendiğinde yavaş ve sabır ile gönderme yapar.

6-      Yeni başlayanlara arkadaşça tavsiye önerilerde bulunur.

7-      Radyo amatörü dengelidir. Bu hobinin evine, işine, memleketine ve topluma karşı olan görevlerini yerine getirmesine engel olmasına izin vermez.” Dedi.