“Akif’e ve eserlerine bakışımızda mühim bir sıkıntı olduğu ortadadır. Zira Kur’ân-ı Kerim’den sonra evlerimize en fazla giren iki kitaptan biri Safahat olmasına rağmen bilgilerimiz standart biyografik malumat, İstiklal Marşı ve Çanakkale Şehitleri ile sınırlı kalmaktadır. Biyografisinde sıkıntıları, mazlumiyeti öne çıkarılıp araştırılması mahzurlu kutsal bir obje konumuna getirilmekte veya bütüncül bir değerlendirmeden uzak kalınarak bir beyiti veya sözüyle hakkında hüküm verilip ideolojilere kurban edilmektedir.

Hiçbir eser veya şahıs devrinden bağımsız düşünülmemeli, o dönemin atmosferinin şahısların hayat serüveninde müessir olduğu unutulmamalıdır. Dolayısıyla Akif’i anlamak için Osmanlı’nın son dönemini, fikir akımlarını ve dönemin mütefekkirlerini iyi bilmek, O’nun fikri gelişiminde payı olan Namık Kemal’i ve Muallim Naci’yi okuduktan sonra Akif okumalarına başlamak gerekmektedir.

Balkan savaşları, I. Dünya Harbi ve Millî Mücadele yıllarını idrak eden Mehmet Akif bu meseleleri sahiplenip, adeta milletimizin manevi payandası gibi gücü yettiği nispette çalışmış, haktan, adaletten, dürüstlükten ayrılmamayı şiar edinen bir duruş sergileyerek devrine ve günümüz insanına model olmuştur. Büyük ideal ve düşüncelerin dillendirildiği cemiyetlerde fakirlik, hastalıklar, zararlı alışkanlıklar ve yaşlılar ihmal edilmekte, halbuki Akif içinde bulunduğu fırtınalı iklimin hareketliliğine rağmen bu meseleleri göz ardı etmeyerek şiirlerine yazılarına taşımak suretiyle bu kabil insani görevlerimizin ihmal edilmemesi lüzumuna işaret etmektedir.

Akif bir toplumun var olmasının en mühim şartı olan dilin gücünün farkındaydı ve bu gücü en iyi kullananlardandı. Yunus’un Anadolu’yu yurt edinmemizde ve burada inşa ettiğimiz medeniyet projesinde dilimizin mimarı olarak hayati bir görev ifa etmesi gibi Akif de devrinin dil mimarı olmuştur. Bizim olmayan aruzu Türkçeleştiren ve pek çok Arapça ve Farsça kelimeyi dilimize uygun biçimde kullanma maharetini gösteren büyük şair entelektüel ukalalıktan uzak kalarak yazılarını herkesin anlayabileceği şekilde kaleme almıştır.

 Devrinin meselelerine halkın içinden ve bizzat problemleri yaşayan birisi olarak bakan Akif’in önerileri sadece zamanına değil günümüze de hitap etmektedir. O, çözüm olarak bizi biz yapan değerlere sahip çıkmanın şart olduğuna inanmaktadır.”diyerek sözlerini tamamladı.Program Ocak Başkanımız Prof.Dr. Nedim Ünal’ın teşekkür konuşması ve soru cevapların ardından sona erdi.