Bu haftaki Perşembe Sohbetimizde “İdil-Ural Türkleri” konusuyla Kırklareli Fen Edebiyat Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr. Bülent Bayram bizlerle oldu.Sayın Bayram konuşmasında özetle şunları söyledi; İDİL-URAL TÜRKLERİ İdil-Ural sadece bir coğrafî adlandırma değildir. Aynı zamanda 1917 yılında kurulup 1918 yılında yıkılan, İdil-Ural coğrafyasında yaşayan Türklerin kurdukları ve bölgedeki Fin-Ugor topluluklarını da içine alan devletin de adıdır. Ancak çok kısa süre yaşama imkânı bulan bu devlet adı günümüzde unutulmaya yüz tutmuş ve coğrafî adlandırma daha ön plana çıkmaktadır. İdil-Ural Türkleri olarak bahsettiğimiz Türk toplulukları günümüzde itibariyle Kazan Tatarlarını, Başkurtları ve Çuvaşları içine almaktadır. Hâlbuki bu coğrafyanın güney sınırlarında Astrahan bölgesinde tarihî Kazan-Nogayların varlığını da bilmekteyiz. İdil-Ural adlandırmasının kullanımda neredeyse Orta İdil bölgesini kapsayacak şekilde bir daralmaya uğradığını söyleyebiliriz. Günümüzde İdil-Ural Türkleri başta Tatar, Başkurt ve Çuvaş özerk bölgeleri ile komşu Mari, Udmurt ve Mordva özerk cumhuriyetleri ve bu özerk cumhuriyetlere komşu eyaletlerde yaşayan Tatar, Başkurt ve Çuvaş Türklerini içine almaktadır. Tarihi süreç dikkate alındığında İdil Bulgarları, Altınorda ve Kazan Hanlığı döneminde olduğu düşünülen homojen yapının günümüzde olduğunu söylemek mümkün görülmemektedir. 1552’de Kazan’ın Ruslar tarafından işgali ile birlikte büyük oranda kısa süre içerisinde Rus hâkimiyetine giren bölgedeki Türkler yüzyıllar süren bir etnik ve dinî değişim dönüşüm sürecinin içine girmişlerdir. Ekonomik, siyasî, dinî alanda yoğun bir şekilde günümüze kadar devam eden bu süreçte günümüzdeki siyasî, etnik ve dinî yapılar oluşmuştur. Bu süreç beraberinde birçok sorunu da beraberinde getirmiştir. Siyasî olarak Sovyet Döneminde kesin sınırları çizilen otonom bölgeler bölgedeki Türk boylarını sadece siyasî olarak bölmemiştir. Özellikle Tatarlar ve Çuvaşların neredeyse genel nüfuslarının yarısı kendi özerk cumhuriyetlerinde yaşamaktadır. Nüfusun diğer kısmı ise yakın özerk bölgeler başta olmak üzere Rusya’nın çok farklı bölgelerinde yaşayama devam etmektedir. Bu durum dil ve millî kimliklerinin durumu konusunda ciddi sorunlara sebep olmaktadır. Bölgede yaşayan Türklerin siyasî, dil ve dinî durumları duygusallığın ötesinde gerçekçi bir şekilde ele alınması gereken sorunları içinde barındırmaktadır. Tatarlar bölgeden ekonomik, siyasî ve kültürel bakımdan diğer Türk boylarına nazaran daha güçlü bir konumda bulunmaktadır. Başkurt ve Çuvaşların ise aynı konularda ciddi sorunlar yaşadığı görülmektedir.