Ruslar,1828–29 yıllarında İran ve Osmanlı Devletini mağlup etmişlerdi. Bundan sonra Kafkaslara baskı ve sindirme politikası uygulayan Rusya’ya karşı, halkta ve aydınlarda “Müridizm” adı verilen bir fikir yayılmaya başladı ve neticesinde direniş hareketi başladı. Bu hareketin ve XIX. yüzyılın ilk çeyreğinde Kafkasya’da başlayan bağımsızlık mücadelesinin en önemli ismi ise 1795’te Dağıstan’ın Gimri avulunda doğan Şeyh Şamil’dir. Gençlik yıllarında Molla Muhammed’in vaazlarının tesirinde kalan Şamil, ilim tahsil etmek üzere Bağdat’a giden Nakşibendî şeyhlerinin en önemli simalarından biri olan Mevlâna Hâlid-i Bağdadî’den tefsir, hadis ve fıkıh dersleri yanında tasavvuf dersleri de aldı. Kendisine hilâfet alarak Kafkasya’ya dönen Şeyh Şamil’in tasavvufi açıdan yetişmesinde, kayınpederi ile birlikte İmam Gazi Muhammed ve Şeyh İsmail Şirvanî’nin büyük payları vardır. 1834’te İmam seçildiği sırada 39 yaşında olan İmam Şamil Rus işgal ve tahakkümünden kurtulmanın tek çıkar yolunun şeriat hükümlerine bağlı bir idare kurmak olduğunu düşünüyordu. Bu hareket, dağınık halde yaşayan Kafkasya kavimlerini; kaynağını İslâmiyet’in ruhundan ve millî benliklerinden alan kutsal cihat bayrağı etrafında birleştirerek teşkilatlandırdı.

Kutsal görevleri arasında İslâmiyet’i yaşamak ve yaymak da olan Şeyh Şamil seçme bir muhafız birliğine sahipti. Şeyh Şamil, 1840’ta Avar Hanı Hacı Murad’ın kendi tarafına geçmesiyle gücüne güç katarken, Çerkezler ve Çeçenler de bu iltihakla büyük bir moral kazanmışlardır. Şamil kendisine itaaat eden bütün bölgelerde nâiblikler kurarak belli bir hiyerarşik düzen sağlamıştır. Nâiblerin görevi asker toplamak, hukukî selâhiyetlerini kullanmak, şeriate uyulmasına nezaret etmekti.

İmam Şamil’in 1843 yılında Ruslara karşı kazandığı başarılar, Dağıstan ve Hazar kıyılarında yaşayan Müslüman kabileleri de etkiledi. Bu başarıların gün geçtikçe artan etkisi zamanla bütün Kafkasya’da Ruslara karşı bir ayaklanma başlamasına neden oldu. İmam Şamil, Ruslarla yaptığı mücadelede hiç şaşmayan adaletiyle, toplumda uyguladığı şeriat hükümlerinin yanı sıra, örflere de saygılı davranmasıyla halkın derin hürmetini kazandı.

Uzun yıllar Ruslara kan kusturan İmam Şamil, kendisine tâbi olan kavimlerden bazılarının Rusların tarafına geçmesiyle büyük bir darbe aldı ancak mücadelesine insanları kutsal cihada davet ederek devam eden İmam Şamil’in bu savaşlarda en has yardımcıları, Kafkasya’nın en savaşçı ve en cesaretli kavmi olan Çeçenlerdi. İki yıl süren mücadeleden sonra Çeçenlerin kendilerinden çok üstün olan Rus kuvvetlerine yenilmesi ile İmam Şamil bü yük güç kaybına uğradı.

Yirmi beş yıl boyunca Ruslarla mücadele eden, Allah’ın dinini yaymaya çalışan İmam Şamil’in 1859 yılında Ruslara teslim olmak mecburiyetinde kaldı ve böylelikle Ruslar Kafkasya’ya hakim oldu.

Bütün baskılara rağmen halkın gönlünde taht kuran sûfi hareketin en başarılı dönemi İmam Şamil zamanıdır. Akıllara durgunluk veren bu mücadelenin sonunda teslim olmak zorunda kalmış olmaları mücadeleyi zayıflatsa da hiçbir zaman yok etmemiştir. Mücadeleyi yok etmek adına yapılan tehcirler, salt milliyetin sembolü olmaktan ziyade, gizli, disiplinli, teşkilatlı ve toplum hayatının devamını temin eden bir yönetimi ifade eden tarikatları güçlendirmiş, toplumun kenetlenmesine vesile olmuştur.

1869’da Hac için kendisine izin verilince Hicaz’a giderek Medine’ye yerleşen Şeyh Şamil, burada Kafkasya’nın bağımsızlığı için mücadele edenlere duaları ile yardım etmiş ve 1871’in Mart ayında Medine’de vefat etmiştir[1].


[1] Necmeddin bardakçı,Kafkasyanın bağımsızlık Mücadelesinde Tasavvuf ve Tarikatların Rolü.Türkler.C.18.s.528-529