Başkanımız Prof. Dr. Nedim Ünal’ın Anayasanın Değiştirilemez Maddeleri Hakkında Yaptığı Basın Açıklaması

BEDELİNİ GÖZE ALANLAR BUYURSUNLAR!

Türkiye ne zaman seçim ortamına girse hemen siyasi partilerin seçimleri hedefleyen vaatleri ve tavizleri gündeme gelmeye başlar. Bunlardan seçimlere dönük maddi vaatleri ve tavizleri bir bakıma anlamak mümkündür. Ne var ki özellikle milletin olmazsa olmazlarına, manevi değerlerine ve mukaddeslerine ait tavizleri ve bu konuda yapılan açıklamaları kabul etmek mümkün değildir!

            Geçtiğimiz günlerde siyasi vasıf ve kabiliyetleri kendilerinden menkul birileri nasıl elde edildiklerine dair ve pahasından haberdar olmadıkları, olamadıkları Türk Milletinin mukaddeslerinden vazgeçilmesi gerektiğini bir seçim tavizi olarak ifade ediyorlar. Esasen bunlar sadece seçime dönük vaatlerde bulunmuyorlar bir bakıma bu değerlere karşı şuur altlarında yer alan yabancılıklarını ifade ediyorlar! Bu beyefendilere göre birçok zaman pişirilip pişirilip Türkiye’nin gündemine getirildiği gibi “Anayasamızın dibacesinde yer alan değiştirilemez maddelerin” değiştirilmesi gerekiyormuş. Güya bu efendiler belli bir seçmen topluluğuna uzattıkları havuçla onları kandırıp oylarını alacakları gibi bir gaflet ve delalete kapılıyorlar. Tabii bunlar Türk Milletinin bu değerlere sahip olmak için ödediği bedelin ve döktüğü kanın ne olduğundan da haberleri yoktur! Bunlar bilsinler ki bu devletin adı Türkiye Cumhuriyeti, sahibi Türk Milleti ve dili de Türkçe’dir. Ve yine unutmasınlar ki “Türkiye Cumhuriyeti Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.” Bunlarda gözü olanlar ve konuşmaya cesaret edenler on bir yıl boyunca sırtları döşek görmeden, ayaklarından çarık çıkmadan bu değerleri var eden ve al kanları ile bu toprakları sulayanların döktükleri kanı öderlerse; bunları konuşmaya ve bunlardan taviz vermeye ve değiştirmeye cesaret edebilirler. Bu da kimsenin haddi değildir.

            Son zamanlarda bunlardan cesaret alan bazı gafiller de Türk Edebiyatı yerine “Yerli Edebiyat”, “Türkçe Edebiyat” gibi kavramlarla yukarıdakilerle aynı gayeyi gütmekte ve Türk’ü hedef almaktadırlar. Güya bu efendiler de kendilerince yayın evlerine kitap dükkânlarına bu yaftaları astırarak Türkiye’de Türk Edebiyatı’nın yerine başka edebiyat ve dillerin olduğunu da zımnen ifade etmeye, şuur altındakilerini kusmaya çalışmaktadırlar. Yine bu gafiller de bilsinler ki bu toprakların adı 950 yıldır Türkiye, sahibi Türk Milleti ve konuştuğu da Türk Dili’dir. 950 yıldır bu değerleri yaşatmak için ödenen bedelleri verecekler, göze alacaklar buyursunlar; ancak o zaman Türk Dili’nin yanına başka dili koyabilirler. Değilse; bu topraklarda “hâkimiyet kayıtsız şartsız Türk Milletine ait” ve Resmi Dili de Türkçe olarak ilelebet devam edecektir.