Başkanımız Prof. Dr. Nedim ÜNAL’ın 12. Gençlik Kurultayında yaptığı Kapanış Konuşması.
TÜRK DÜNYASININ HER FERDİ ŞUURLU VE HAZIRLIKLI OLARAK BU BİRLİĞİN TAHAKKUKU İÇİN ÇALIŞMALIDIR!
TÜRK DÜNYASI BAKANLIĞI KURULMALIDIR.
Türk dünyasının geleceği bakımından tarihî bir gün yaşadığımız kanaatindeyim. Okunan sonuç bildirgesi bile tek başına Türk birliğinin sağlanması ve güçlenerek devamlılığı bakımından fevkalade önemli. Ümit edilir ki Türk dünyasına ait literatüre bu sonuç bildirgesi girer ve bu yönde çalışanlar özellikle bu bildirgeyi dikkate alırlar. Açılış konuşmasında Prof. Dr. Okan Yeşilot hocamız Türk Devletleri Teşkilatının, Türk birliğinin oluşum sürecini ve bugünkü durumunu ifade ettiler. Temenni edilir ki Türk dünyası ile ilgili çalışmalar Nursultan Nazarbayev’in de yönlendirmesiyle ortaya konan 2040 vizyonu üzerinde hedefe doğru şekillenir.
Avrupa Birliği ile ilgili adımlar 1950’li yıllarda AET olarak başlar. Esasen burada dikkat edilmesi gereken 1939’dan 1945’e kadar tüm dünyada ve özellikle Avrupa’da savaş vardı. Bu savaş yıllarında 10 milyon insan öldü. Fransa, Paris hariç yerle bir oldu. Almanya dahil Avrupa’nın çoğu beldesi yerle bir oldu. Buna rağmen bugün Avrupa Birliği ortadadır. Savaşın ardından geçen kısa sürede Avrupa Birliği’nin hukuki temelleri tamamıyla oluşturulmuştur. Halbuki bizim aramızda böyle bir şey yoktu. Gönüllerde hasret ve özlem vardı. Hani şair Mağcan Cumabay Sakarya Harbi sırasında uzaktaki kardeşime diyordu ya, evet biz uzaktaki kardeşlerimize hasret doluyduk. Aramızda bu hasretten başka somut bir şey yoktu. Madem bizim birliğimiz gönüllerde hasretle büyümüştür, o halde Türk birliği o nispetle çok daha çabuk tahakkuk etmelidir. Bu istikamette üzerine vazife düşenler, bugün gençlerimiz sabahtan bu tarafa ne kadar ciddiyetle ve amatör ruhla hazırladıkları tebliğlerini sunmuşlarsa, emek verenler ne kadar çalıştılarsa; Türk Devletini yönetenlerde artık bu idrakle ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin imkanlarını, potansiyellerini, heyecanlarını bu ulvi hedefe sevk etmeliler. Dünya’nın en gelişmiş stratejistleri Türkistan’a (yeri gelmişken ifade edeyim Orta Asya değil Türkistan. Bundan bin yıl önce oraya Türkistan denmiş. Şimdi çıkıp Orta Asya demenin hiçbir mantığı yok) dünyanın kalpgâhı diyorlar. Kalpgâh konumunda olan 300 milyonluk Türk Dünyası için Türkiye bütün heyecanlarını, şevklerini aşklarını oraya sevk etmelidir. Çok fazla bir şey yaptığımızı söylemek mümkün değil. Okan Hocanız sabah ki açılış konferansında çok güzel ifade etti: Ümit edilir ki bundan sonra daha aklı başında, daha şuurlu çalışmalar yapılır. Yine keza bir an önce Türk Dünyası Bakanlığı kurulur ve Türk dünyasına dair bütün çalışmalar bu kurumun şemsiyesi altında müstakil yürütülür.
Sanıyorum ki bugün burada bir şeyi çok iyi anladık: Türk Ocakları’nın birinci ve çok önemli vazifesi kendi ruhlarına, köklerine, değerlerine bağlı; aynı zamanda zamanın da ruhunu okuyan, kendine ve milletine değer veren geleceğimizi emanet edeceğimiz şahsiyetli bir nesil yetiştirmek. İkinci vazifesi de Türk fikir ve düşünce hayatını beslemek. Bugün bu ikisinin de var olduğunu gördük. Türk Ocakları bahusus Eskişehir Türk Ocağı – elbette ki arkadaşlarıma o hakkı temsil edeyim- bu nesli yetiştirmeye ve Türk düşünce hayatını beslemeye devam ediyor. Diğer bir vazifesi ise abidevi genel başkanımız Hamdullah Suphi Bey’in söylediği gibi “Türk Ocakları Türk’ün gören gözü, duyan kulağı, uyanık vicdanıdır.” Bir bakıma bugün gençlerimiz sundukları bildirilerle Türk Milletinin varlığına yönelen tehditlere karşı ikazda bulunarak, geleceğimizle ilgili konularda Türk Milletini uyararak bu vazifeyi de yapmış olduk.
Evet, Türk Milletinin önünde böyle bir imkân var. Ufukta üç yüz milyonluk yeni bir güneş doğuyor.
Ey Türk Milleti lüzumsuz ve gereksiz işlerle uğraşma! Gözünü bu ufka dik!
Yeni doğan bu güneşe doğru yönünüzü çevirin ve bu yeni dünyanın varlığıyla coşun.
O istikamette gayret ve çaba sarf edin.
Bugün olduğu gibi gelecekte de Türk birliğine ihtiyaç olacağı aşikardır. Birliğin gelecekteki devamlılığı ve gelişimi için üzerimize düşen millî sorumluluğun farkında olacak genç ve sağlıklı nesiller yetişmesi için fikir, düşünce ve siyaset üretilmelidir. Her yıl olduğu gibi bir sonraki Gençlik Kurultayı’nın temasını da bu vesileyle ilân ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından 2026-2035 yılları için aile ve nüfus politikalarına dikkat çekilmesini önemli buluyor ve bir fırsat olarak görüyoruz. Türk Ocaklarının bu konuda söyleyecek sözü olduğunu vurgulamak amacıyla 2026 yılı mayıs ve haziran aylarında yapılacak XIII. Gençlik Kurultayı’nın temasının “Aile, Nüfus, Toplum ve Eğitim” olmasını uygun gördüğümüzü kamuoyuna saygıyla arz ediyoruz.
Seneye de burada beraber olmayı Cenâb-ı Allah’ın hepimize nasip etmesi temennisiyle saygı ve muhabbetle hazirunu selamlıyorum.
Hep birlikte olalım, bu havayı yine aynı şuurla teneffüs edelim.

