''Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası''

Türk Ocakları Eskişehir Şubesi’nde Perşembe Günü Sohbetleri’nde Yıldırım Bayezit Üniversitesi Tarih Bölümü Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sıdık Çalık “Anadolu’nun Tarihî Coğrafyası” konulu bir konuşma yapmıştır. Konuşması esas itibariyle; Anadolu’nun tarihî coğrafyasının en mühim vechesi olan büyük idarî ve iskân mıntıka adlarının tarih içerisindeki gelişimleri ve meydana gelen bazı tarihi ve siyasî olgular çerçevesinde Anadolu’nun “coğrafyadan vatana” geçiş sürecini anlatılmıştır.
Anadolu’ya ait belli başlı büyük iskân mıntıkaları ve idari birimlerin tarihi sürecini Avrupa’da basılmış en eskisi 500 yılı bulan şahsî koleksiyonuna ait bir çok orijinal haritalarla izah eden yazar; özellikle antik dönemlerden günümüze isim değişiklikleri, bu kavramların anlam kaymaları, coğrafi mekânların yer değişmeleri ve son yüz yıllarda Avrupalı coğrafyacıların sömürge kurmaya çalıştığı memleketlerde nasıl bir coğrafi adlandırmaya yöneldikleri üzerinde durmuştur. 
Eski çağlardan beri Anadolu’da kullanılan bir çok büyük iskan sahalarından; Asia, Kappadokia, Bitinha, Armenia, Galatia, Pontus, İonia, Kilikia, Trakia vbç bir çok yer adının Türklerin bu coğrafyaya gelmesi ile birlikte bazı değişimlere uğramıştır. Moğol baskıları sonucu Orta Asya’dan başlayan Türkmen aşiretlerinin göçleri sayesinde Anadolu’daki demografik yapı önemli oranda değişmeye başlamıştır. 13. Yüzyılın ortalarından itibaren Anadolu Beylikler döneminde, yer adlarında Türkçe yer adları yaygınlaşmaya başlarken, bir yandan da eski yer adları Türkçe telâffuza uygun hâle gelmeye başlamıştır. 
Avrupalı coğrafyacıların Osmanlı memleketlerini sömürmeye yönelik bu faaliyetlerini coğrafi keşiflerle birlikte artırmışlar ve alanda etnik-dini yapıya ait yer adlarıyla, antik döneme ait yer adlarını yaygınlaştırmaya çalışmışlardır. Özellikle 19. yüzyılda yoğunlaşan Avrupa’nın empoze ettiği yer adları zamanla, Osmanlı literatüründe de kullanılmaya başlamıştır.
Orta Asya’dan göç edip Anadolu’ya yerleşen Türklerin bu coğrafyaya kendi adını vermesi asırlar süren bir mücadelenin sonucudur. Coğrafyadan vatana geçiş süreci, birçok parlak zaferlerin yanı sıra, toprağa sahiplenme duygusunun yüksek ve kutsal bir ülküye dönüşmesi ile mümkün olabilmiştir.

Günümüzde de önemli bir problem haline gelen yer adlarını değiştirme çabaları son yıllarda tazyiklerin bir sonucudur.