Eskişehir Türk Ocağı’nın bu haftaki sohbetinde ‘’Özbekler ve Türklük’’ konusuyla Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selahattin Tolkun bizlerle oldu. Açılış konuşması Ocak Başkanımız Prof. Dr. Nedim Ünal tarafından yapıldı.Daha sonra konuşmasına başlayan Tolkun konuşmasında özetle şunları söyledi;

ÖZBEKLER VE TÜRKLÜK

Türklerin vatanı anlamına gelen Türkistan coğrafyasının kalbinde oturan Özbekler, bugün maalesef Türk Dünyası ile ilgili –Türkçe Konuşan Devletler Topluluğu, Türkçe Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi, Türk Dünyası Gençliği Birliği – gibi oluşumlarda yer almamaktadır. Ayrıca bilindiği gibi Azerbaycan dışındaki diğer Türk toplulukları Türk adını kullanmaktan kaçınmakta, şayet kullanmaları gerekirse o takdirde de Türkî kelimesini tercih etmektedirler. 

Ancak, bugün Özbek diye adlandırılan Türklerin büyük bir kısmı Türkistan’ın kadim şehirleri olan Semerkant, Buhara, Taşkent, Hive, Hokant, Margılan, Andican, Hocend (Tacikistan’da), Oş, Özgen (Kırgızistan’da), Yesi-Türkistan (Kazakistan’da) yaşmaktadırlar. Bu şehirlerde yaşayan Türkleri büyük tarihçi Ord. Prof. Dr. Zeki Velidî Togan “Kent Türkleri”, bugünkü Özbeklerin bir kolunu oluşturan Kıpçak soyluları ise “Uruğlu Özbekler” diye adlandırmaktadır. 

Gerçekten de günümüzde Özbeklerin kendi ecdadı saydıkları başta Emir Timur, Nevâî, Babür gibi zâtlar kendilerini daima Türk diye adlandırmışlardır. Hatta Babür’ün ata yurdunda kurduğu devlet bizzat Kuzeyden Altın-Ordu Devletinden gelen Özbekler yıkmıştır.

Aynı şekilde 1924’e kadarki Özbeklerin modernleşmesinde öncü olan ve Sovyetler, Abdülhamit Süleyman Çolpan, Abdullah Kadirî, Elbek, Abdurauf Fıtrat gibi bütün aydınları pantürkist oldukları gerekçesiyle katletmişti. Hatta Fıtrat, dille ilgili yazdığı yazılarda Özbekçe yerine Türkçe demiştir.

Bilindiği gibi 1930’lardan sonra Sovyetlerdeki Türk aydınları büyük bir katliama uğramışlardır. Neredeyse 1990’lara kadar Türklük konusunda büyük bir sessizlik yaşanmıştır. Bu dönemde –ne yazık ki şu anda Kerimov rejiminden dolayı hapiste bulunan MemedaliMahmudov (sonradan adını Evril Turan olarak değiştirmiştir) hariç – bu konuda yazan çıkmamıştır. Ancak bağımsızlık arifesinde ve hemen sonrasında Evril Turan, Muhammed Salih, Abduqahhar İbrahim, Dedehan Hasan gibi birçok Türklük savunucu çıkmıştır. Ne hazin ki bunlar daha sonra İslâm Kerimov’un baskısıyla sindirilmiştir. 

Özbek adı 1924 yılında Türkistan’ın şehirli Türklerine Ruslar tarafından Türklük duygusunun yerini alması için – biraz da – zorla kabul ettirilmiştir. 
Bunun bir diğer delili de Sovyet döneminde dışarıya kaçmak zorunda kalan Özbeklerin daima Türkçü olmalarıdır. Burada Veli Kayyum Han, Baymirza Hayıt başta olmak üzere birtakım bilim ve siyaset erbabı örnek gösterilebilir. Keza, Sovyet döneminde hür dünyada yaşayan Özbeklerin kurdukları cemiyetler hep Türkistanlılar Cemiyeti olarak adlandırılmışlardır.’dedi.Program soru cevap ve çay ikramı ile son buldu