Eskişehir Türk Ocağı’nın bu haftaki sohbetinde ‘’Sibirya Türklerinin Tarihine Dair Düşünceler’’ konusuyla Osmangazi Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Makbule Muharremova bizlerle oldu. Açılış konuşması Ocak Başkanımız Prof.Dr. Nedim Ünal tarafından yapıldı.Daha sonra konuşmasına başlayan Muharremova  özetle şunları söyledi;

SİBİRYA TÜRKLERİ SONRADAN MI TÜRKLEŞTİRİLDİ?

Sovyetler Birliğinde, Türk halklarının menşei hakkında bir fikir yaygınlık kazanmıştı. Öyle ki bazı bilim adamları tarafından Sibirya’da yaşayan Türk boyundan halklar aslında yerli halklar olarak görülmekte ve daha sonra Türkleştirildikleri iddia edilmekteydi. 

Sibirya’nın öğrenilmesi için yapılan bilimsel çalışmalar 1696 yılında başlar. Çar Pedro, tanınmış bilim adamı, coğrafyacı Semyon Remezov’a Sibirya’nın coğrafi haritasını hazırlamasını emreder. Harita üzerinde 5 yıl çalışan Remezov, burada Sibirya şehirlerinin yerleşkelerini, farklı halkların yaşadığı yerleri, bu yerlerdeki mescitleri ve eski höyüklerin kalıntılarını gösterir, Sibirya’nın zooloji varlıkları hakkında bilgi verir.

Bunun üzerine 1733 yılında Sibirya’ya içinde 3 bin kişinin bulunduğu, iyi donatılmış bir araştırmacı heyeti gönderilir. Bu heyete verilen görev: ilginç bulunan her şeyin araştırılıp öğrenilmesidir. Bu görev, Rus hükümdarının gelecekte sömürgeciliğinin sınırları içine alacağı topraklara olan ilgisinden kaynaklanmaktaydı.

Bu akademik heyetin içinde genç tarihçi Alman kökenli Rus bilim adamı Profesör Gerhard Friedrich Müller de vardı. Müller’in, Sibirya halkları üzerine müşahedeleri üç ciltten oluşan “Sibirya’nın Tarihi” kitabına yansır.  Kitabın birinci cildi 1750 yılında basılır, diğer 2 cilt ise Müller’in ölümünden sonra, yani 1783 yılında ışık yüzü görür. Müller’in “Sibirya Tarihi” kitabı bugüne kadar Sibirya tarihinin öğrenilmesi için en önemli kaynak olarak görülmektedir. Çünkü Müller’in istinat ettiği arşiv evraklarının birçoğunun orijinali artık bulunmamaktadır ve bu evrakları ancak Müller’in kitabında görebilmekteyiz. Müller, Sibirya’da yaşayan halkların etnogenetik meselelerini çok yönlü bir şekilde öğrenmek için büyük çabalar vermiş ve birçoğunun etnogenetik tarihine aydınlık getirmiştir.

Alman Ve Rus Bilim Adamlarının Araştırmalarında Sibirya Türkleri

Bir başka Alman kökenli Rus bilim adamı Friedrich Wilhelm Radloff, Sibirya’da yaşayan Türk halklarıyla sıkı temas eder ve bu temas sonucu ortaya çıkan müşahedelerini Radlov 1884 yılında Leipzig şehrinde Almanca yayımlanan “Sibirya’dan” adlı kitaba yansıtır. Radlov’un verdiği bilgilerde, ilk kez Türk halklarının karışık olsa da belirgin bir şekilde tek bir soydan türedikleri bilimsel şekilde açıklandı, Türklerin yerleşmesi, menşei, etnografik özellikleri ve sayısı hakkında bilgiler ortaya konuldu. Burada Sibirya’daki Türk halklarının etnik terkibinin yanı sıra Kazak, Özbek, Kırgız ve Orta Asya’da yaşayan Uygurların etnik terkibi de incelenmiş, önemli etnogenetik sonuçlar elde edilmiştir. Türk halklarının etnogenetik soyunu araştıran Radlov, çok sayıda kaynağa, yazılı abidelere, dil, folklor, toponimi ve arkeolojik materyallere başvurmanın yanı sıra, antropolojik müşahedeleri de ele almıştır.

Bartold’a Göre Sibirya Türkleri Asla Göçebe Değildi

Sonraki yıllarda Türkler üzerine yaptığı araştırmalarla tanınan bilim adamı V.V.Bartold şöyle yazıyordu: “Yenisey nehrinin vadisinde çok önemi olan eski devirlere ait kültür abideleri bulunmuştur. Abidelerin üzerinde olan yazılar bu yerlerde kültürlü bir halkın yaşadığını ispatlamaktadır. Bu halk, metali imal ederdi ve asla göçebe değildi. Bu abidelerin, burada yaşayan Türk halkına ait olduğu artık ispatlanmıştır.”

Sibirya halklarının etnogenetik tarihine dair bütün bilgileri bir konuşmanın içine sığdırmak hemen hemen imkansızdır. Fakat, sanırım anlatılan bulgular bile Sibirya halklarının Türk menşeine sübut olarak bu konu üzerine çıkan tartışmalara aydınlık getirecek kadar tutarlıdır.’dedi..Program soru cevap ve çay ikramı ile son buldu