Eskişehir Türk Ocağı Geleneksel Perşembe Sohbetleri’nin bu haftaki konuğu Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Doç.Dr. Teyfur Erdoğdu idi. “Yeni Tarihçilik” başlıklı sunumunda Teyfur Erdoğdu kısaca şunları söyledi:
Tarih Yazıcılığı Nedir?
Tarih yazıcılığı, tarihçinin geçmiş zaman ile girdiği ilişkiden doğacak ürünün başlangıcından bitim anına kadar olan geçirdiği süreçtir, kısaca. Bu tamamen öznel bir süreçtir. Tarihçinin bir hadiseye merak salmasından veya merak salmadıysa eğilmesinden başlar ve tarihçi açısından eserine koyduğu son nokta ile tamamlanır. Tarihçinin, hiçbir zaman bulduğunu iddia edemeyeceği geçmiş zaman hakikatının peşinde koşarken ve onu yazıya/söze dökerken yaptığı ameliyeye tarih yazıcılığı deriz. Çıkan ürüne ise tarih çalışması, araştırması denilebilir. Bundan sonra tarih ürünü okuyucunun eline geçtiği andan itibaren bu sefer zihinlerde yeniden yazılma, üretilme ve inşa sürecine girer. Zaman içinde hafızalara işlenir, zamanla unutulur, sonra yeniden hatırlanır ve her seferinde yeniden neşvünema bularak o tarih ürünü hemen kaleme alınmasa da yeniden kaleme alınana kadar sözel ve zihinsel olarak üretilmeye/yeniden üretilmeye mecazi manada yazılmaya devam eder. Kısaca tarih yazıcılığı yaşayan bir organizmadır. Nokta koymalar sadece itibaridir. Hiçbir zaman hiçbir tarih ürününe nokta konulamaz.
Tarih Yazıcılığının Türkiye Karnesi
Karnemizin iyi olduğunu söylemek mümkün değil. Düşünün hala Zeki Velidi Togan’ın Tarihte Usul kitabının üzerine Türkiye’de tarih yazıcılığı eseri yazılamadı. Tarihçilerimiz, yaptıkları iş ve süreç üzerine biraz daha paylaşımcı olsalar bu alanda da gelişmememiz için herhangi bir sebep yoktur. Sadece tarih eseri üretmeyip aynı zamanda “tarih eseri üretme süreci” üzerine de eserler versek bu coğrafyadan çok dikkat çekici çalışmalar şüphesiz çıkacaktır.
Tarih Yazıcılığında Yeni Bir Yöntem “Açık Tarihçilik”
Yöntem kısaca tarih yazıcılığı sürecinin herkesçe takip edilebilmesine ve yorum yapılabilmesine olanak sağlayan internet platformları oluşturmak suretiyle gizli gizli icra edilen ve her türlü acziyetinin, noksanlığının ve zayıflığının görülmesini istemeyen mütekebbir tarih yazıcılığı tarzına karşı insani, şefaf ve demokratik türden tarih yazıcılığı yapmayı denemek ve bunu okuyucu ile eş zamanlı olarak paylaşmaktır. Düzelt, ekle, çıkar, yeniden yaz, cümlelerin yerini değiştir, olmadı bir kez daha değiştir, tereddüt ve kararsızlık göster gibi inşa sürecinin tüm bu özelliklerinin okuyucu tarafından eşzamanlı olarak izlenebilmesine ve yorumlanabilmesine izin veren bu yepyeni tarih yazıcılığı türüne bendeniz Açık Tarihçilik dedim. Bu barizdir ki tarih yazıcılığında yepyeni bir araç kullanımından doğan yepyeni bir yöntemdir.
Türkiye’de alışık olduğumuz tarih yazıcılığı ürünleri olan tarih eserlerinin neredeyse her cümlesi kesin hükümler içeren noktalı cümlelerden müteşekkildir.Tarihçilerimiz yargıçlar gibi çalışmaktadırlar. Okuyucu da belki bunu talep etmektedir. Okuyucu rahatlamak için kesin bilgiler görmek ister. Bu tabiidir. Oysa tarih eserlerinde sunulanlar sadece tarihçilerin kanaatlerinden ve tekliflerinden ibarettirler. Kesin hükümler neticesi noktalı cümleler yerine sadece veya büyük oranda soru işaretleri ile biten bir tarih eseri inşa etmek de mümkündür.
Açık Tarihçilik’te tarihçinin bugüne kadar takına geldiği bu tanrısal tavır tüm yazım sürecinin ifşa olması dolayısıyla çözülmeye uğramakta, paramparça olmaktadır. Bu sayede eş zamanlı olarak yazım aşamalarına müdahil veya en azından şahit olan okuyucu da tarihçinin kendi gibi tereddütler, acziyetler, noksanlıklar, gecikmeler gösteren bir “insan” olduğunu görecektir. İşte bu tarihçinin elinde tuttuğu varsayılan tüm büyüyü ve sihri uçuracaktır ki bu tam da tarih yazıcılığında demokratikleşme ile istediğimdir. Elbette ki tüm bunlar tarihçi eğer tüm süreci dürüstçe ve gizlemeden, sansürlemeden okuyucu ile paylaşırsa gerçekleşecektir. Demokratik bir sorudur şu: İnsana güvenmekten başka ne değerimiz var ki? Bu yöntemde ayrıca okuyucu yaptığı yorumlarla yazım sürecine müdahale edebilmektedir.
Dinleyicilerin soruları ve Eskişehir Türk Ocağı Prof.Dr. Nedim Ünal’ın Kandil tebriği ile program sona erdi.