Bu haftaki konuşmacımız, Ocak Başkanımız Prof. Dr. Nedim Ünal idi Büyük bir dinleyici topluluğu tarafından heyecanla takip edilen konuşmasında, Eylül ayı içerisinde 2 ayrı topluluk ile Kazakistan ve Özbekistan’a yaptıkları seyahate dair intibalarını, düşüncelerini paylaştı. Sayın Ünal konuşmasında özetle;

Eylül başında 40 kişi ile başlayan ve 9 gün süren yolculuktan sonra gelen 42 kişilik bir topluluk ile gezi devam ettirildi. Takriben bir ay süren gezimiz esnasında Kazakistan’ın Türkistan ve Otrar şehirleri ile Özbekistan’ın Başşehri Taşkent başta olmak üzere Semerkant, Buhara, Ürgenç ve Hive şehirleri ziyaret edildi. Gezimizin esas hedefi, amacı bir bakıma Türkistan coğrafyasında “Medeniyetimizin İzlerini” takip etmek idi. Zira Oğuz Türklerinin Türkistan’dan Anadolu’ya akıp gelirken kutlu yolculuğun ve esas medeniyetimizin izlerinin başlangıç yeri Özbekistan idi. Ayrıca Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşmasında en büyük emek ve Pay sahibi olan; Anadolu’ya gönderdiği Horasan erenleri ve ondan beslenen; Yunus Emre, Aşık Paşa, Kadı Burhanettin ve Mevlana yoluyla bu toprakları besleyen Hoca Ahmet Yeseviyi ziyaret etmekti.

Öncelikle Türk Devletleri Teşkilatı tarafından 2021 yılında “ Türk Dünyasının Manevi Başşehri” ilan edilen Kazakistan’ın Türkistan Şehrinde Hoca Ahmet Yesevi ve keza Otrar şehrinde bulunan hocası Aslan Bab’ın türbeleri ziyaret edildi ve Taşkent’e geçildi. Taşkent 1960’larda geçirdiği büyük depremden sonra inşa edilen kadim ve aynı zamanda yeni ve çok güzel bir şehir, başşehir. Daha sonra ziyaret edilen Emir Timur’un ve Torunu Uluğbey Mirza’nın başşehri ve bağrında Emir Timur’u barındıran Semerkant ise bir ziynet şehir. Her tarafı tarihi ve dini eserlerle donatılmış; özellikle Sünnilerin itikatta imamı İmam Matûrîdi ve büyük hadis âlimi İmam Buhari burada yatıyor. Daha sonra gidilen Buhara ise Türkistan coğrafyasının vaktiyle bünyesinde 350 medresenin yer aldığı eğitim merkezi; adeta tarih sayfalarının arasından çıkmış, bir masal şehri. Takiben gidilen Harezm vilayetinin başşehri Ürgenç yeni ve güzel bir şehir; oraya 30 km mesafedeki Hive ise Harzemşahlar ve Hive hanlığının; Büyük cihangir Celalettin Harzemşah ve Türklüğün seceresini yazan Ebulgazi Bahadır Han’ın Korunmuş, 1000 yıl önce nasılsa halde de aynı şekilde kalmış bir zümrüt şehir. Sanki tarihten zamanımıza ışınlanmış gibi. Etrafı surlarla çevrili olduğu gibi duran, emsalleriyle kıyaslanamayacak bir şehir.

Bu coğrafyaya 12 sene öncede gitmiştim. 12 sene önce birçok yerde kalınacak, yemek yenecek yerler, tuvaletler, yollar bile yok iken bugün mukayesesi kıyas kabul edilmeyecek, gelişmeyi ve değişmeyi takip etmenin mümkün olmadığı bir dünya. Görmeden söyleselerdi, inanmak mümkün olmayacaktı. Değişim, dönüşüm ve gelişme insanları hayrete düşürecek ölçüde. Otoyollar, caddeler, oteller, yeşil alanlar, tasavvurun ötesinde. Türkiye’deki özellikle mahalli yöneticileri oraya göndermek lazım. 1 dönümlük yeşil alanlara şehitlerin adını veren mahalli yöneticileri gönderip 500 dönümlük, 1000 dönümlük milli parkların nasıl olduğunu göstermek lazım.

Özbekistan ve Kazakistan’ın 300-400 senedir Rus Çarlığı ve Bolşeviklerin işgali altında kaldığına inanmam mümkün değil.

Sanki bu kadar işgal görmemiş, son 70 senede dinsiz, ateist bir rejim altında kalmamışlar gibi küller üflenmiş, altından ateş kor halinde ortaya çıkmış. Millî şuur, hassasiyet, dini değerler ve yaşama alabildiğine canlı, capcanlı. Tarihi ve dini eserlerin hepsi ortaya çıkarılmış, aslına sadık bir şekil ve mimari dikkatle restore edilmiş, gözü rahatsız eden, kimliksiz hiç bir yapılanma yok. Stratejik olarak bütün şehirlerde eski ve tarihi dokuyu rahatsız etmeyecek, bütünlüğünü bozmayacak şekilde yeni ve cazip şehirleşme bölgeleri ihdas edilmiş ve buralarda harika. Türkiye’nin şehirlerini yönetme iddiasında olanlara özellikle buralara gitmelerini ve görmelerini tavsiye ediyorum.

Kişiler evlerinin mülkiyetine sahip olabiliyorlar ama kanun dışında mülkiyet söz konusu değil. Toprak devletin, kiralayabiliyorsunuz, iyi baktığınız takdir de devam ediyor, keyfilik yok, devlet elinizden alıyor. Arazi kullanımında da keyfilik yok, istediğinizi ekemezsiniz belli bir plan ve ihtiyaca göre. O sebeple Türkiye’de olduğu gibi bu sene patates pahalı, seneye soğan pahalı yok. Tarım özellikle pamuk ve çeltiğin üzerine kurulu. Meyvecilik çok gelişmiş vaziyette. Özellikle muhtemelen Dünyanın en lezzetli, kavun, üzüm ve narları burada. Türkiye’yi çok seviyorlar. Türk malları çok rağbette, Türkçe isimli çok mağaza var ama içerisi Çin mallarıyla dolu. Türk malları pahalı olduğu için. Çok sayıda Türk iş adamı var; özellikle inşaat ve tekstil sektöründe, lokanta açanlar da bir hayli. Özbekistan’daki rakibimiz Çinliler. Özbekistan’a gidecek bütün Türk İş İnsanlarının her sahada başarılı olma imkânları yüksek. Özbekistan her şeye aç.

Dizilerin filmlerin seyredildiğini duyuyor, bu kadar etkili olduğunu bilmiyordum. Herkes Türk dizilerini seyrediyor. Bir otel sahibiyle konuşuyordum, Türkiye Türkçesini nereden öğrendiğini sordum; Türk dizilerinden olduğunu ifade ederek; 200 bölümlük ve her biri 2 saat 20 dakika düren dizileri seyrettiğini ilave etti. Tarihlerine sahip çıkıyorlar hemen her şehirde Stalin’in 37-38’lerde katlettiği aydınlar adına bir müze ve 2.Cihan harbinde Bolşevik ordusunda ölen 1.5 milyon Özbek adına “Hatıra müzeleri” ve “Özgürlük müzeleri yapılmış”” Dedi.

Büyük bir topluluğun ilgiyle takip ettiği toplantının sonundaki soru cevap faslından sonra Şube Başkan Vekilimiz Prof. Dr. Mehmet TOPAL’ın şükran beratı takdimi ile bu verimli sohbet gecesi sona erdi. 16.10.2025

https://www.youtube.com/watch?v=JOxqbO3UVBo