Eskişehir Türk Ocağı ve Kırım’lı Türkler, 18 Mayıs 1944 Kırım sürgünü ve katliamını anmak için Eskişehir Sıhhiye meydanında toplandı. Bir çok Kırım Tatar derneğinin de katıldığı ve çevre illerden katılımında yüksek olduğu, Ak Parti, CHP, MHP, Eskişehir Milletvekilleri ve İl Başkanlarının katıldığı törenin açılışında 1944 sürgününde şehit olanlar için Kuran-ı Kerim okundu, dualar yapıldı. Anma programda konuşma yapan Eskişehir Türk Ocağı Başkanımız Prof. Dr. Nedim ÜNAL şunlara değindi; 20. YÜZYIL TÜRKLERİN SÜRGÜN VE KATLİAM YÜZYILI,FAKAT BUNU NE KENDİLERİ BİLİYOR, NE DE DÜNYA BİLİYOR19. yy ve 20. yy tarihe Türklüğün sürgün ve katliam yüzyıllarıdır. Fakat bunu ne kendileri biliyor, Ne de Dünya biliyor. İki büyük Osmanlı – Rus harbi sonunda 600 sene huzur içerisinde yönettiği ve vatan yaptığı Rumeli ve Kafkaslarda 5 milyon Türk katledildi, 5 milyon Türk’te Anadolu’ya sürüldü. Bu katliamlardan en korkuncu 1944 de Kırım Türklerine yapıldı. Dünya 20. yüzyılda iki katil, iki ırkcı cani gördü bunlardan birisini hepiniz, hepimiz biliyoruz, zira Hollywood sineması ve Yahudi propogandası bunu bize hiç unutturmuyor: Zalim katil HİTLER ama öteki en son kendi Devleti tarafından da katil ilan edilen Stalin; onu ne kimse biliyor ne biz !! Çünkü o Türkleri katletti, bizi katletti!! 40 milyon insanın ölümünden sorumlu bu cani; Önce 1938 de Türk Dünyasının bütün aydınlarını katletti, sonra Ahıska’da, Karaçay ‘da, İnguşyada, Nogay’da ve nihai olarak Kırım’da bir tane Türk bırakmadı, evlerinden, yurtlarından ocaklarından ve Vatanlarından “sürdü-katletti””soruyorum şimdi sizlere, Cani-Katil STALİN’İ niye bilmiyoruz, biz ne kadar unutkan bir milletiz, ne çabuk başımıza gelenleri unutuyor ve bizden sonraki nesillere anlatmıyoruz. Niye! Niçin! Milletler dün yaşadıklarını, başlarına gelenleri bilmezseler tarih onları yargılar ve mahkum eder, hafızası canlı olmayanlara da yaşama hakkı tanımaz.18 Mayıs 1944 günü henüz tanyeri ağarmadan, Kırım Türklerinin yaşadıkları bütün köy ve kasabalardaki evlerin kapıları otomatik silahlarla donatılmış askerlerin dipçikleri ile dövüldü. Henüz yataklarında yatmakta olan insanlara, uyku sersemliği ile daha ne olup bittiğini anlamadan 15 dakika içerisinde evlerini terk ederek kendilerine söylenen istasyonda toplanmaları emredildi. Orada hazır bekletilen hayvan vagonlarına tıka basa dolduruldular. Yanlışlıkla unutulan Arabat Köyü ahalisinin tamamı ise ertesi gün Türkiye’ye gidiyorsunuz diye bir gemiye doldurularak Karadeniz’in ortasında torpillenerek katledildiler. Çoğu yaşlı kadın ve erkeklerle çocuk yaştakilerden ibaret 423 bin yüz kişi nereye gittiklerini bilemeden iki ay durmaksızın sürgün edilerek;Sovyet coğrafyasının değişik yerlerine gönderildiler. Bunlardan 57 bini 0-5 yaş arası çocuk, 68 bini 65 yaş üzerindeki yaşlılardı. Bunlardan 195 bin 371 kişisi açlık ve havasızlıktan sürgün yerlerine varamadan vagonların içinde hayatlarını kaybettiler. Vagonların kapısı açılmadığından uzunca süre yanı başlarında vefat eden anne, baba, nine ve çocuklarıyla seyahat etmek zorunda kaldılar. Mola vermek amacıyla vagonların kapısı açıldığında ise ölülerini gömmelerine dahi izin verilmedi; onları gömecek zaman ve imkândan mahrum oldukları için, ölülerini tren rayları arasına bırakmak zorunda kaldılar; ölenler civardaki aç kurtlara yem oldular. Ve nihayet 1990’lardan itibaren;Bir gecede vatanlarından sürülen insanlar,yok edilmek istenen bir millet,küllerinin arasından yeniden doğan bir halk ve aralarından çıkmış 55 kg. ağırlığında 155 cm boyunda efsane bir liderin arkasında barışcı bir vatan mücadelesinin;sürgünlerle,ölümlerle,acılarla,gözyaşlarıyla,hasretle beslenmiş bir mücadelenin sonucunda sönmeyen umutlarına kavuşuyorlar ve ‘’Vatan Kırım’a’’, ‘’Can Kırım’a’’ dönmeye başlıyorlardı.1988’de silahsız,pusatsız Kremli’nin önünde Sovyet tanklarının üstüne çıkan, bayraklaşan efsane liderin adı Mustafa Abdulcemil Kırımoğlu idi. Büyük yazar Cengiz Dağcı vatanlarına dönenleri ‘’Hiç Kimse beklemiyordu onları.Onlar geri dönüyordu,çadırların içerisinde oturuyorlardı.Bunlardı bizim en güçlü insanlarımız.Milleti millet yapan ne Cengiz Dağcı,ne Gaspıralı,ne de Çobanzade.Bu insanlar; 300.000 bin kişi Orta Asya’dan dönen bizim en büyük kahramanlarımız’’ diye tarif ediyordu.Ve bu kahramanlar Kırım’ı yeniden vatan yapıyorlardı.SELAM OLSUN O KAHRAMANLARA…dedi.. Daha sonra Berkant Çolak tarafından hazırlanan’’Kırım Tatar Türklerinde Kayıp Zamanlar Fotoğraf Sergisi’’ açılışı milletvekilleri ve Başkanımız Prof. Dr. Nedim Ünal tarafından yapıldı.Sürgün ve katliamları anlatıldığı fotoğraf sergisi olayları bütün yönleri ile gerçekleri yansıtması halk tarafından büyük beğeni ve ilgi gördü.Fotoğraf Sergisi daha sonra Hamamyolunda tekrar açıldı.Yarında devam edecek fotoğraf sergimiz sürgünün,insanlık dışı vahşetin unutulmaması ve genç nesiller tarafından iyi anlaşılabilmesi için devam edecektir.