Bugün saat 11.00’da Türk Ocağı Eskişehir Şubesi Üyeleri ve Türk Ocaklı gençler, Türk Ocağının 112. yılını kutlamak için Vilayet meydanında toplandı. Çelenk konulmasını takiben Başkanımız Prof. Dr. Nedim ÜNAL tarafından basın açıklaması yapılmıştır. Basın açıklamasının ardından Eskişehir Valisi Hüseyin AKSOY, yönetimimiz tarafından ziyaret edildi. Günün anlam ve önemine dair bilgi verilmiştir.

Aziz Türk Milleti, Değerli Basın Mensupları,

            Malûmları olduğu üzere Türkiye’mizin en önemli millî kuruluşlarından biri olan Türk Ocakları bundan tam 112 sene önce 25 Mart 1912 de Türk Milletinin yine zor günler yaşadığı, muhataralı bir zamanda kuruldu. Şüphesiz bu 112 yıllık zaman dilimi içerisinde yaşanan acı tatlı birçok hadiseden sonra 112. Yaşına ulaşmış olmasının mutluluğunu hep birlikte paylaşmak üzere toplandık. 

            Değerli Basın Mensupları,

Türk Ocaklarının kurulduğu 1912 yılında Balkan faciası yaşanmış, 550 sene vatan yapılan Rumeli toprakları 20-25 günde terk edilmiş, milyonlarca Müslüman Türk katledilmiş ve bir o kadarı da Anadolu’ya doğru yalın ayak yollara düşmüşlerdi. İstanbul’un sokakları, camii avluları insanlarla doluydu ve yürünmüyordu. Türk Milleti büyük bir yılgınlık ve yeis içerisinde ümitsizlik girdabında çırpınıyordu. İşte tam bu sırada Türk Ocakları semalarda bir ümit ışığı olarak doğdu ve milleti ayağa kaldırdı. Türk egemenliğinin hızla çözülüşe geçtiği, geleceğe dair endişelerin hızla yayıldığı yıllarda kurulan Türk Ocakları, Türk milletine kim olduğunu hatırlatmakta ve içine düştüğü sorunlara çözüm yolları önermekle önemli vazife üslendi. Bu ayağa kaldırış Çanakkale, Millî Mücadele ile Sakarya ve büyük taarruzla devam etti. Türk Ocaklılar bütün bu hadiselerin her yerinde idiler. Sonrasında da kendisi de büyük Türk Ocaklı Atatürk ile Millî Devletimizi inşa ettiler. Türk Ocaklarının 1. ve 2. Genel Başkanları da Atatürk’ün kabinesinde yer aldı.

Değerli Basın Mensupları,

Bu vesile ile sizlerle bazı düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Bize göre bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu durumda en önemli konu eğitimin kendisinden beklenileni ortaya koyamamasıdır. Bugün Üniversitelerimizin birçoğu neye yaradığı belli olmayan kalitesiz, karşılığı olmayan diploma dağıtmaktan başka bir şey yapmıyor. Temel Bilimlerin birçoğunda otuz, otuz beş öğretim üyesi var iken on, on beş öğrenci kayıt oluyor, zaten onların diplomaları da bir işe yaramıyor. Türkiye’nin en değerli serveti olan genç beyin gücü heba edilmeye devam ediliyor. Hâlbuki eğitim doğru dürüst planlama yapılarak bir taraftan gençlerimizi değerlerine sahip şahsiyetli bir nesil haline getirmeye çalışırken diğer taraftan ülkenin ihtiyaçlarını dikkate alarak çağın bilgileriyle donanmış ihtiyacımız kadar genç kadroları yetiştirmek cihetine gitmeli. Herkes tarafından bilinen ve söylenen gerçek; bir ülkedeki en tehlikeli bomba işsiz üniversite mezunlarıdır. Hâlbuki ülkemizde bırakın yüzbinlerle ifade edilen işsiz üniversite mezunlarını; bekçi olmak için, polis olmak için, uzman çavuş olmak için kapı kapı dolaşan işsiz üniversite mezunlarımızın yanı sıra daha da vahimi bilimde en yüksek nokta olan doktorasını yapmış on binlerce işsizimiz var.

            Aziz Basın Mensupları,

Geçen sene bu zamanlar neredeyse vatan topraklarının 6 da 1 i tahrip oldu. Bunların yanı sıra aynı Milli Mücadele’de olduğu gibi Türk Milleti adeta “İkinci Kuvâyi Millîye” destanını yazdı. Depremin ilk anından itibaren sadece Türkiye değil, Türklük âlemi ayağa kalktı, yollara döküldü, kendileriyle beraber varlarını yoklarını da bölgeye götürdüler. Bu yazılan destan eşine rastlanamayan, bir günde 2000 TIR’ın gölgeye girdiği hafızalara çakılan ve hiçbir zaman unutulmayacak olan muhteşem bir destandı. Aynı birinci Kuvâyi Millîye destanında olduğu gibi bu destan da yarınki nesillere bırakacağımız en büyük mirasımız olacak. Evet, millet olmak böyle bir şey. Türk Milleti dara düştüğü zaman; aynı Kuvâyi Millîye’de, İstiklâl Harbinde olduğu gibi kimseden bir şey beklemeden ayağa kalkmasını biliyor ve Millet olmayı hak ediyor.  Bu vesile ile bir kere daha belirtmek isterim ki, başımıza gelen bu asrın felaketinden gereken ders çıkarılmalı dünyanın en yoğun deprem kuşağından biri olan Türkiye coğrafyasında dikey yapılanmadan vazgeçilip kesinlikle yatay yapılanmaya dönülmeli ve yönetmeliklerin uygulanması kesinlikle doğru dürüst takip edilmeli. Önümüzdeki günlerde yapılacak Mahalli Seçimlerin Memleketimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ederken diğer taraftan da yeni seçilecek yöneticilerin özellikle bu konuyu dikkate almalarını istiyoruz.

Ve nihai olarak düşürülemeyen enflasyon ve artan fiyatların yanı sıra alım gücündeki kayıplar ve adaletsiz gelir dağılımı toplumda ciddi sosyal dengesizliklere yol açmaktadır. Ümit ederiz ki önümüzdeki günlerde bu konuda ortaya konacak gayret ve çabalarla artan fiyatlarda duraklama, enflasyonda aşağıya doğru eğilim ve hayat standartlarında yükselme ve adil bölüşüme doğru bir yönelme meydana getirilir.

Bu arada KAAN ve şu anda vilayet meydanında sergilenen uçak motorları başta olmak üzere Kara, Hava ve Deniz Savunma Sanayiinde meydana gelen gelişmeler hepimize gurur veriyor ve göğsümüzü kabartıyor. Son yıllarda yıllardır Türkiye’nin baş belası olan “Etnik ayrımcılığa” karşı yönetilen sınırlarımızın ötesindeki mücadeleyi memnuniyetle takip etmekteyiz ve kesinlikle etnik terörle yapılacak mücadelenin sınırlarımız içinde değil ötesinde yapılması gerektiği kanaatimizi bir kere daha ifade ediyoruz. Keza dış siyaset ve mavi Akdeniz konularında son zamanlarda yapılan temasları ve çalışmaları isabetli buluyor kararlılıkla devam ettirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Bu vesileyle Türk Ocaklarımızın 112. Yılı Kutlu Olsun. Teşrifleriniz için şükranlarımı iletiyorum.

HER ŞEY TÜRK İÇİN, TÜRK’E GÖRE, TÜRK TARAFINDAN!

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!