Bir açılış konuşması yapan Eskişehir Türk ocağı Başkanı Prof. Dr. Nedim ÜNAL konuşmasında, “öncelikle bu gün, nebiler nebisinin doğum günü mevlit kandili olduğundan hepinizin kandili mübarek olsun ve hoş geldiniz diyorum. Osmanlıda din adamı neymiş, görevleri nelermiş, bu gün burada Ahmet AKIN hocamdan dinleyeceğiz. Fakat önce tarihte bu gün neler olmuş bu günün önemi neymiş bir bakalım. Malumunuz Azerbaycan’da Karabağ diye bir yer var. O Karabağ’ın içerisinde de Dağlık Karabağ diye bir yer var. İşte o Dağlık Karabağ’da 18 yıl önce bütün dünyanın gözü önünde Ermeniler tarafından çok büyük bir Müslüman Türk katliamı yapıldı. 1300 civarında masum insanımız katledildi, çocukların canlı canlı gözleri oyuldu, kafa derileri yüzüldü, hamile kadınlarımızın canlı canlı karınları deşildi, erkeklerimiz değişik işkencelerle öldürüldü. 1 milyon civarında Karabağlı Bakü’ye sığınmak zorunda kaldı. Karabağ bir Türk kentiydi. Bir tek ermeni yoktu. 25 – 26 Şubat Karabağ katliamı günüdür. Evet milletleri ayakta tutan kinleridir. Kininiz yoksa yaşayamazsınız. İşte bakınız son 150 yıl Türk milletinin katliamlara uğradığı bir buçuk asırdır. Ruslar, Bulgarlar, Yunanlılar, Sırplar, Ermeniler, Araplar, İngilizler hep birlik oldular ve o günden bu güne kadar milyonlarca Türk, kadın çocuk demeden hunharca katledildi. Bu kara günleri unutmamak lazım.” Dedi.

                Hemen ardından söz alan Eskişehir İl Müftüsü Dr. Ahmet AKIN konuşmasında,” öncelikle beni böyle güzel bir ortama davet ettiğiniz için teşekkür ederek kandiliniz mübarek olsun diyorum.

                Peygamber efendimiz (S.A.V), ümmetin lideri, imamı ve rehberidir. Liderlik vasfı zaman içinde halifelere geçmiştir. Fakat İslam coğrafyası genişleyince halifelerin her yerde imam olmaları imkansız olduğundan kendilerini hakkıyla temsil ve bu görevi layıkınca yerine getirebilecek kişileri yani, halkı eğitip yönlendirmelerini, halkı devletine ve dinine bağlı kişiler olarak bir arada tutabilecek belli bir eğitim almış ve üzerinde zamanın ve o yörenin büyükleri tarafından ittifak edilmiş kişileri imam tayin etmişler. Bu imamlık müessesesi Osmanlı’da hatiplik ve müezzinlik olarak ta çeşitleniyor. Osmanlıda imamlar sadece namaz kıldırmakla değil, haklın beşeri ilişkilerinde doğru işler yapmaları ile de ilgileniyor. Mahalle ahlak ve adaplarına uymayan kişileri tespit ve yakalamada kadı ile birlikte hareket ediyor. İmamların Osmanlıda zekatları toplamak gibi bir görevi de var. Ayrıca günümüz tabiriyle yedi emin tabir edilen kişiler gibi önemli mal ve hizmetler muhatapları gelene kadar imamlara emanet ediliyor. İmamın diğer vazifeleri ise, mahallenin suyu, okulu, çeşmesi,camisi, bakımı, onarımı, aydınlatma sokakların temizliği ve nikah kıyma gibi işlere nezaret etmekte yine imamların görevleri arasında. Yalnız burada nikah kıymak kadının iznine tabidir. Kadı o mahalledeki imama nikah kıyma izni verdikten sonra imam nikah kıyabilir.” Dedi.