Kendisi Doğu Türkistan doğumlu, ilk-orta-lise-Üniversite tahsilini Doğu Türkistan’da ve Çin’de yapmış daha sonra Türkiye’de Doktora yapmış, Çin’e dönmüş çalıştığı üniversitede yaşama imkanı bulamayınca Türkiye’ye gelmiş; halen Hacı Bayram Üniversitesinde çalışan Sosyolog Prof.Dr. Abdürreşit Celil KARLUK Eskişehir Türk Ocağında yaptığı “Doğu Türkistan Gerçeği ve Türk Milliyetçiliği” konulu konuşmasında özetle;
Rusların sağlam desteği ile Ekim 1949 sonlarına doğru Doğu Türkistan’a giren ve bölgeyi ebedi Çin yurdu kılmaya ant içen Çinli Komünistler, bölgede kontrolü sağladıktan sonra 1955 yılında Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi’ni tesis ederek bölgenin idari yapılanmasını büyük ölçüde Çin tarzına uygun hâle getirmiştir. Bu tarihten itibaren “Doğu Türkistan” ve “Türk” adı tamamen politik suç kategorisine alınarak yasaklanmış; bölge adının sadece Xinjiang (Şinciang) olarak adlandırılması, halkının ise Rus milliyetler politikasına uygun olarak Uygur, Kazak, Kırgız, Özbek, Tatar, Tacik, Moğol, Çinli, Hui/Tunggan/Döngen milliyeti olarak adlandırılması dayatılmıştır. Yasaklar, dayatmalar sistematik hâle gelmiş; artık Doğu Türkistanlılar, tarihinin hiçbir döneminde yaşamadığı zulüm, işkence, sistematik asimilasyon ve soykırımlara ÇKP döneminde maruz kalmıştır. Aynı şekilde, bu süreçte de tarihinin hiçbir döneminde yaşamadığı hayal kırıklıklarını soydaşları; kandaş, dildeş akrabaları ve dindaş, ümmetdaşları yaşatmıştır.
Bu konuşmamızda, Rus ve Çin istilasıyla başlayan Türkistan’ın bölünmesi ve Rus tarzı milliyet inşa etme sürecinin çıktısı olarak Türkler dünyasındaki bölünmüşlük; Batı sömürgesi veya derin etkisinde kalıp Batı tarzı ulus-devlet olmaya çalışan fakat bunu bir türlü başaramayan sürekli gel-git yaşayan başta Türkiye olmak üzere diğer Türk-İslam ülkelerinin dış politikasındaki içi boş büyük söylemler; Çin ve Rusya karşısındaki tavizkar tutum ve icraatlarının Doğu Türkistan’daki modern soykırıma davet çıkarttığı, hatta cesaret verdiği gerçeği üzerinden Türk-İslam’ın Doğudaki bekçilerinde derin ve tedavisi imkânsız hayal kırıklıkları yarattığı gerçeği üzerinde durulacaktır. Bu bağlamda, Türklüğü bir ve bütün gören, onu yüceltmek ve yaşatmak ülküsü ekseninde ortaya çıktığını bildiğimiz Türk milliyetçiliğinin Doğu Türkistan’da cereyan eden post modern  Türk soykırımı karşısındaki edilgen tutumunu, bu fikriyatı iddia edenlerdeki zaman zaman ortaya çıkan adeta Türk karşıtı tutumların zihniyet ve ideolojik arka planı üzerinde de durulacak, bazı sorgulamalar, özeleştiriler yapılacaktır.
Çünkü Doğu Türkistan, aşağıdaki özellikleri ile hem dost-kardeşleri için hem düşmanı olan müstevli için de önemlidir. Doğu Türkistan, bir bakıma insancıl uygarlık ile zıddının sınırdaş olduğu stratejik bir bölgedir. Doğu Türkistan, Türk-İslam’ın doğu ucu, Türk’ün tarihî hasmı olan Çinliler ile sınırdaş olan doğu serhaddidir. Doğu Türkistan, Türklerin uygar bir halk olarak şehir medeniyetini yarattığı, Tarım uygarlığının ana üssüdür. Günümüzde iftihar ile yâd edilen Sultan Saltuk Buğra Han, Kâşgarlı Mahmud, Yusuf Has Haciplerin ana yurdu olmakla birlikte onların mübarek kabrinin bulunduğu mukaddes vatandır. Doğu Türkistan, dünyadaki en zengin maden yatakları, bilhassa petrol, doğal gaz, kömür, altın, uranyum yataklarının bulunduğu çok zengin bir bölgedir. Demiş, büyük ilgiyle takip edilen toplantı Ocak Başkanımız Prof. Dr. Nedim ÜNAL’ın teşekkür konuşması ve verdiği hediyeler ile toplantı tamamlanmıştır.