“Sakın zulmedenlere dayanmayın, sonra ateş size de dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez.”Hûd Suresi/113.ayet

“Ey iman edenler! Bütün tedbirlerinizi alın” (Nisa Suresi/ 71.ayet)

“İşlerinde Müminlerle İstişare Et! Müşavereden sonra bir de azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et. Çünkü Allah tevekkül edenleri (kendisine bağlananları) sever.” (Âl-i imrân suresi/159.ayet)

Türkiye Cumhuriyetini yönetenlere yukarıdaki ayetler ışığında soru sorulsa:

1.Zulmedenlere dayandınız mı?

2.Türk Milletinin ve İslâm Ümmetinin bekası için tedbirleri aldınız mı?

3.Müminlerle mi? Eli kanlı bebek katili canilerle mi meşveret ettiniz?

Bunların hiç birine, eğer samimi iseler “Allâh kelamına uyduk” diye cevap veremezler. En iyimser niyetle “hata üstüne hatalar” yapmışlardır. Bugünkü gelinen durum da Güney Doğu’da Türk Devletinin otoritesi kaybolmuştur. Lice’de teröristlere engel olmak isteyen şanlı Mehmetçiğin silahları alınmış ve hakkında savcı (!) tarafından soruşturma başlatılmıştır. Diyarbakır’da Türk bayrağı gönderden indirilmiştir.

Irak’ta İŞİD tarafından Türk kenti MUSUL, Barzani militanları tarafından ise diğer bir Türk kenti KERKÜK işgal edilmiştir. Türkmenler, İŞİD ve Barzani’nin insafına bırakılmıştır. İŞİD acımasızca öldürme usulleri ile insanlar arasında korku salan bir terör örgütüdür. Tamamen toplama sözde ihdita (!) etmiş insanlardan(Avrupalı, ABD’li vb.) oluşmaktadır. İslâm’ın hakikatinden fersah fersah uzak kanlı eylemler yapmaktadırlar. İsrail ve ABD’nin yıllarca kendi askerlerinin başaramadığını bu taşaronlar yapmışlar, Irak’ın silahı bırakan eğitimsiz askerleri ile istihbaratı yetersiz Türkiye Devleti olaylara seyirci kalmışlardır. Türkiye yıllardır Irak üzerindeki garantorluk haklarını kullanmamakta bunlardan bîhaber davranmaktadır. Sayıları 3.5 milyonu bulan Irak Türklerinin kaderi, aynı Suriye Türkleri gibi karanlıklara terk edilmektedir. Suriye’de Türkler üzerinde acımasız katliamları yapan İŞİD’e hiçbir yaptırım uygulanmamıştır. Türkiye’nin başına çuval geçiren müttefikimiz (!) ABD, geçmiş yıllarda Kerkük’lü silahlı-eğitimli 900 civarında Türkmen gencini vatanlarını korumak için KERKÜK’e girmeden uydu aracılığı ile tesbit ve akabinde tehdit etmiş, silahlarını bıraktırmıştır. Böylece Türkmenler her yerde silahsızlandırılmıştır. Irak Türkmenleri yıllardır bir tabancadan bile mahrum ölümü bekler hale getirilmiştir. ABD, Barzani’nin militanlarını veya İŞİD militanlarını Kerkük yahut Musul’a ilerlerken ve girerken her ne hikmetse ne uydu’dan görmüş ne de uyarmıştır. Çünkü ABD ve onun Orta Doğu’daki uzantısı İsrail için bu coğrafyada Türk’ün dışında her müttefik kontrol edilebilecek, yönlendirilebilecek ve ilerde günü gelince bir kenara atılacak kolay lokmalardır. Türk Milleti’nin yıllardır gırtlağı kesilmektedir. Soluksuz bırakılmaktadır. Bu bizim cahilliğimiz ve gafilliğimizin katmerleşerek artması ile devam etmektedir. Kur’an’da “Onlara karşı, gücünüz yettiğince kuvvet hazırlayın” (Kur’an 8/60) dedikçe biz ilim ve teknolojiyi göz ardı etmeye, başımıza gelen her felaketi yanlış kader anlayışı ile haşa Allah’a (C C) fatura etmekteyiz. Adım adım geliyorum diyen Barzani kukla devletinin ebeliği Türkiye Cumhuriyetine yaptırılmıştır. (Kukla Kürt Devleti İlanı-2 Şubat 2012) Halbuki Kur’an’ın emir ve tavsiyelerine göre hareket edilseydi başımıza bu gelenler ve gelecek olanlar zuhura çıkarmıydı? Kıbrıs, Suriye, Irak, Güney Doğu (vd) sorunları hiçbir zaman bilenlere değil bilmeyen hatta Türk Devletinin düşmanları ile istişare edilmiştir. Televizyon ekranları ya Türk Milletinin gerçeğinden kopuk hatta alenen bölücü sempatizanı veya bölücünün ta kendisi insanlar tarafından işgal edilmiş bunlara konuşma fırsatı verilmiştir. Karşılığında ise Türk Milletine canı pahasına hizmet etmiş kahramanlar karalanmıştır. Kahramanlar hakkında konuşmak adeta suçlu olmanın gerekçesi, karinesi olmuştur. Kahramanlar, unutturulmuş ve mücrim konumuna düşürülmüştür. Ehil insanlar konuşturulmamış, halkın aydınlatılmasına fırsat verilmemiştir.

“Allah size emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir” (Nisa Sursi/ 58. ayet)

إِنَّ اللّهَ يَأْمُرُكُمْ أَن تُؤدُّواْ الأَمَانَاتِ إِلَى أَهْلِهَا وَإِذَا حَكَمْتُم بَيْنَ النَّاسِ أَن تَحْكُمُواْ بِالْعَدْلِ إِنَّ اللّهَ نِعِمَّا يَعِظُكُم بِهِ إِنَّ اللّهَ كَانَ سَمِيعًا بَصِيرًا

İşi ehlinden sorduğumuzda ve adaletle hükmettiğimizde, işlerimizin hiç de sanıldığı kadar karışık olmadığı görülecektir. Çünkü uzmanlık ve işinin ehli olmak öyle bir keyfiyettir ki beyin teksif olduğu konularda daha sağlıklı düşünür ve hata payı azalır. Fakat biz Müslümanlar  genelde her nedense bunu tercih etmeyiz. Çünkü makam sahipleri her şeyi bilir. İlim sahipleri ancak onları tasdik ederse bilgileri makbuldür. Yoksa geçersizdir, sonuçları son derece vahim olsa da makam ve mevki sahipleri her zaman haklıdır. Bu az gelişmişliğin tipik göstergesidir. Halbuki Resûller Resûlu İki Cihan Serveri Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (O’na, Ashab-ı Güzine, Ehl-i Beytine Selam olsun) bu istisnayı kendisine bile göstermemiştir. Dünyevi konularda, kendisine ait düşünceler eleştirildiğinde görüşünden vazgeçmiş, daha isabetli görüşleri kabul etmiştir. Bizde ve diğer İslam ülkelerinin bir çoğunda ego hipertrofisinin (ruhu tekamül etmemiş, ben merkezli tip) tuzağına düşmüş insanlara peygamberimizin bu tavırlarını bile hatırlatmak mümkün değildir. Şimdi Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ yıllar öncesinde çevremizdeki tehlikeleri haber vermiştir. İlim adamının ferasetine itibar etmeyenlerin milleti düşürdükleri bataklıklar ve düşürecekleri karanlıklar korkunç olacaktır. Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ diyor ki:

KÜRT DEVLETİ KURULURSA[1]

  1. Türkiye Irak denklemi dışında kalacaktır.
  2. Güneydeki Kürt Devletine müdahale gücü kalmayacaktır.

3.   İran, Suriye, Türkiye; İsrail menfaatine birbirine düşürülecektir.

  1. Türkiye yakın vadede federasyona uzun vadede parçalanmaya boyun eğdirilecektir.
  2.  İsrail’in hedefleri doğrultusunda sözde Kürdistan İsrail tarafından işgal edilecektir.
  3. ABD Büyük Ermenistan için Fırat’ın kuzeyini Ermenistan’a dahil etmek isteyecektir.

Ümit Özdağ’ın“NELER YAPILABİLİR?” başlığı altındaki maddelere tarafımdan da bazı maddeler eklenerek şu şekilde “Irak Türkleri ve Türkiye” başlıklı seminerlerimde ve yazılarımda da kullanılmıştır[2]:

1.Irak’ta Türkmen Federe Devleti kurdurulmalıdır.

2.Türkmenler geç de olsa silahlandırılmalıdır (sona kalan dona kalır.-ata sözü)

3. Yıllardır kandırılıyoruz. Bu kadar uyutulma ancak okuma ile olur.

4. Barzani’ye her türlü yardım kesilmelidir.

5. Türk milliyetçileri ve İslamcılar büyük oyunun farkına varmalıdırlar. Çevremizdeki oyunlar İsrail ve ABD eksenlidir.

6.İran, orta doğu’da satrancı bizden daha iyi oynamaktadır. Diplomasi eksiğimizi tamamlamalıyız.

7. ABD ile asla dost olunmayacağı unutulmamalıdır.

8. Türkiye’deki vatanperver Gurmanç ve Zaza vatandaşlarımızın, Türk millî birlik düşüncesi güçlendirilmelidir. Doğu’da kurdurulmak istenen Ermenistan ve İsrail projeleri anlatılmalıdır: KDP, KYP, KCK VE BDP’nin gerçek yüzleri gösterilmelidir.

9. Süratle ordumuz ve tüm kurumlarımız kendi bilim adamlarımıza imkanlar sağlanarak çağın gerçeklerine uygun hale getirtilmelidir. İlim insanlarımızın suikastlarla kaybedilmesi ihtimali unutulmamalıdır. ASELSAN mühendislerinin şehit edilmesi vb olaylar.

10.AB ve ABD’nin Türkiye’ye verdiği tüm tavsiyeler dikkatle incelenmeli bunların aldatmaca olduğu ortaya konmalıdır. Batı, Osmanlı’yı yıktığı usullerle bizi yıkmak istemektedir.

11. USAK, ASAM vb. stratejik araştırma merkezleri halkı ve siyasileri aydınlatmalıdır.

12. ABD’nin çelişkileri olan: Rusya (çözülen çelişki), Latin ve bazı Avrupa ülkeleri (kontrol altına alınmaya çalışılan çelişki), Pakistan, Hindistan, Japonya (henüz çelişki olmayan çelişki) ile maalesef Çin’le (ertelenen çelişki ) bile işbirliği yapılmalıdır.

13. İsrail’in politikası daima Türkiye aleyhine gelişecektir. İngiltere ve BM tarafından 14 Mayıs 1948’de devlet olarak ortaya çıkarılan İsrail’in topraklarına kukla Kürdistan ve Türkiye’de dahildir.

14. Tahrif edilmiş Tevrat’taki vaad edilmiş toprak Arz-ı Mev’ud (bereketli topraklar) için Siyasi Siyonistler kendi milletlerine de başka milletlere de rahat vermemektedirler. Ne zaman ki mazlum milletler en az zalimlerin bilim ve teknoloji seviyesine ulaşırlarsa o zaman yeryüzünde adalet ve huzur mümkün olabilecektir.

Evet Türk Dünyası ve İslâm Dünyası daha çook kanlı göz yaşı dökeceğe benziyor. Bu göz yaşlarından Türkiye istisna kalır mı? Çok zor. Doğu Türkistan’dan Orta Doğu’ya Orta Doğu’dan Balkanlara kadar akan kan, göz yaşı, babasız çocuklar, kocasız gelinler, vahşice katledilmeler İslâm coğrafyasındadır. Düşünmeyenlerle aklını işletmeyenlerle“Allâh pisliği (huzursuzluğu, azabı) akıllarını kullanmayanların üzerine kor.”(Yunus Sursi/100.ayet) yürüyoruz, akıl kapılarımız kapalı. Allâh ile aldatanlarla“O yaman aldatıcı, o çok gururlu, sizi sakın Allah ile aldatmasın.”(Fatır Suresi/5.ayet) yürüyoruz gönül gözlerimiz ve basiretlerimiz kapalı.

Tüm devirlere ışık tutacak Osmanlı Tarihinden “ibret vesikası” bir olayı sizinle paylaşarak sözlerimi noktalamak istiyorum:“1644 yılında Kemankeş Kara Mustafa Paşa’nın öldürtülmesinden sonra, onun yerini dolduracak bir sadrazam çıkmadığından, devletin idaresi bozulmaya başladı. Zayıf karakterli ve riyakâr sadrazamlar devrinde, Sultan İbrahim’in bir takım mânâsız arzuları, IV. Murad’ın yıkılmaktan kurtardığı devleti tekrar sarsmaya başladı. Sadrazam Sultanzâde Mehmed Paşa, Padişahın her arzusunu yerine getiriyordu. Bir gün Sultan İbrahim: “Mustafa Paşa, bazan bana itirazda bulunurdu, senden böyle bir şey sadır olmadı” demesi üzerine. Sultanzâde: “Padişahım, siz yeryüzünde Allah (C.C.) ın gölgesisiniz. Sizden hata zuhur etmez ki, itiraza cüret edelim. Zâhirde hata gibi görünen hallerin altında hikmetler gizlidir: bize malûm değildir” demiştir Bu hadise devlet işlerinin ihmal edildiğini ve liyakatsiz kimselerin elinde olduğunu göstermesi bakımından enteresandır.[3] Söylenecek çok söz, yazan çok kalem var, fakat bunlar hiçbir şeyi değiştirmez. Önemli olan Devlet erkini elinde tutanların “samimi”, doğru ve kirli olmayan bilgilere itibar etmeleri, Türkiye’nin jeo-politik, jeo-stratejik konumunun farkında olmaları ve yüzyılların birikimini heba etmemeleri gerekmektedir. Yoksa sadece kendilerine değil, Aziz Türk Milletine ve İslâm Ümmetine yazık olur, olmaktadır.

İsrail unutmuyor

Vadedilen dümeni

Ankara duyurmuyor

Şehit düşen Türkmeni

Barzani sarmaş dolaş

Türkü öğüten talaş

Eylerler hain telaş

İstemez el sürmeni

Türkmen garip olmuştur

Ciğeri kan dolmuştur

Bahçeleri solmuştur

Siler yaşın yemeni

özden Türkmen ilinden

Kan akıyor dilinden

Çare gelmez elinden

Koy vursunlar yar meni[4]

hilmi özden

14/Haziran/2014


[1] Ümit Özdağ, Kerkük Irak ve Ortadoğu, Bilge Oğuz yayınları, 2007.

[2] http://www.eskisehirturkocagi.org/kose-yazisi/kerkuk-teki-vatan

[3] Mehmet Açıkgözoğlu, İslâm Devletleri Tarihi, İstanbul, 1977, s. 304.

[4] 2013-hilmi özden  Irak’taki her gün onlarca şehit edilen kardeşlerimizin aziz hatırasına