Her vesile ile hürriyeti sevdiğinizi, hürriyet uğruna hiç bir fedakârlıktan kaçınmayacağınızı söylüyorsunuz. Nefsinizle bir muhasebe yapmağa cesaret edebilir misiniz? İddialarınızın samimiyetine inanıyor musunuz? Tek taraflı bir hürriyetin hürriyetsizliklerin en kötüsü olduğunu bilmez misiniz? Hürriyetler kadar, hürriyetsizliklerde de müsavatın şart olduğunu size hiç anlatmadılar mı?

Sizin gibi düşünmeğe, sizin beğendiklerinizi beğenmeğe, sizin sevdiklerinizi sevmeğe kimsenin mecbur olmadığını fark edemiyor musunuz?

Dünya ve Türk tarihindeki bütün terörcü rejimlerin hep aynı bayrağı açtıklarından, muarızlarını susturmak için muayyen bir grubu mütemadiyen konuşturduklarından ve istedikleri sonucu elde ettikten sonra en yakın dostlarının da ağızlarına kilit vurduklarından haberiniz yok mu? Böylesine bir esaretin adına hürriyetlerin korunması dendiğini hiç okumadınız mı? Hiç duymadınız mı? ,

İthamlarınızı yaparken sadece aklınızdan ilham aldığınıza, her hangi bir siyasî tesir altında kalmadığınıza emin misiniz? Hakaret ettiğiniz insanları iyice tanıyor musunuz? Verdiğiniz hükümler bilginizin ve sağ duyunuzun bir neticesi midir?. Yoksa size öyle belletildiği için mi öyle konuşuyorsunuz? Peşin bir fikirle hareket ettiğinizden şüphelenmeyi bir defa deneyiniz. Malûm ya «şüphe bir nura doğru koşmaktır.»

Kullandığınız kelimelerin mânasını bildiğinize, bir imtihana girerseniz muvaffak olacağınıza kani misiniz? Sadece mensubu bulunduğunuz bir zümrenin hürriyeti için mücadele etmenin asla hürriyet kahramanlığı sayılamayacağını, hürriyete lâyık olmak için muarızlarınızın hürriyetlerine de saygı göstermek mecburiyetini yüklendiğinize inanmıyor musunuz?

Milletimizin nelere muhtaç olduğunu, millî menfaatlere nelerin uygun, nelerin aykırı bulunduğunu sadece sizin tayin etmeniz için-nasıl bir imtiyazınız yar? Vatandaşlarını sahiden seven insanlar hizmeti bir vazife bilir, karşılığında hiçbir imtiyaz beklemez, hizmete liyakatin ancak daha fazla hizmetle sağlanacağına inanırlar.

Daha nazik davranabilirdiniz. Yine de hiç birinize gücenmiş değilim. Dönüşü zor bir yola girdiğinizi görüyor, sizin hesabınıza son derece üzülüyorum. Ama bugün ruhlarınızın nefsinizi mutlaka yeneceğine, birbirimizi hakikî hüviyetlerimizle göreceğimize ve hürriyetlerimizin asıl düşmanlarına karşı el ele savaşacağımıza da hâlâ inanmak istiyorum.

Galip ERDEM.:Ülkücünün Çilesi. Ötüken Yayınevi.İst 1976