Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi Üçüncü Zirve Toplantısı 16 Ağustos 2013 tarihinde Azerbaycan’ın Gebele şehrinde yapıldı. Zirveler daha önce 10 defa toplanmıştı. İstanbul’da 2010 güzünde yapılan onuncu toplantıda alınan kararla, 2009 yılı Nahcıvan anlaşmasıyla kurulan konseyin başlattığı yeni döneme uygun olarak, 2011 zirvesinin birinci zirve olması kararlaştırıldı. Konseyin adı, geçen yıl Bişkek’teki ikinci zirvede alınan kararla “Türk Kengeşi” olarak belirlenmişti. Bizim alfabemizle yazanların bazısı “Keneş”, bazısı da “Kengeş” olarak yazıyor. Doğrusu nazal n’dir. Bu harfin bizim alfabemizde eksik olduğunu böylece tespit etmiş olalım.

Toplantıya üye ülkelerin cumhurbaşkanlarının yanı sıra Türkmenistan Başbakan Yardımcısı Sapardurdu Toylıyev’in iştirak etmesi sevindiricidir. Gönlümüzden geçen hem Türkmenistan’ın hem de Özbekistan’ın bir an önce kengeşe üye olmalarıdır. Toplantıda Özbekistan’dan da, gözlemci sıfatıyla bile olsa, bir temsilci olmalıydı. Bu iki ülkenin eksikliği bizi mahzun ediyor; hüznümüz bir Anadolu şarkısını hatırlatıyor: “Orda bir köy var uzakta, o köy bizim köyümüdür / Gitmesek de gelmesek de o köy bizim köyümüzdür.” Türk Kengeşi Genel Sekreterinin Ekonomik İşbirliği Örgütüne gözlemci olarak kabul edilmesi, Özbekistan’ın Türk Kengeşine “ön göz bilan” baktığına işaret sayılabilir.

Toplantıda alınan kararlar, “iyi gözle” bakıldığı zaman, yani olumlu yaklaşımla ele alındığı zaman, memnuniyet vericidir. “İyi gözle bakma” yerine kardeşlerimiz Çağatay lehçesinde “mukayyet köz bilan karaş”, ya da “on göz men karav” gibi tabirler kullanıyor. 

Bildiri giriş bölümünden sonra, Kültür, Spor, Bilim ve Eğitim, Ekonomi, Diaspora, Dış Politika ve Güvenlik İşbirliği olmak üzere altı bölümde toplanan 17 maddeden oluşmaktadır. Ayrıca diğer meseleler başlığı altında üç madde, Genel Sekreterin görevinin uzatılması, bir dahaki toplantının Türkiye’de yapılması, dönem başkanlığının Kırgızistan’dan Azerbaycan’a geçmesi hususlarını kapsamaktadır.

Toplantıda alınan kararlar büyüteç altına alındığında şu hususlar dikkat çekmektedir:

1. Genel Sekreter Halil Akıncı’nın görev süresinin Mayıs 2014’e kadar uzatılması, Genel Sekreterlik sırası gelen Azerbaycan’ın henüz bir aday bulamamasından kaynaklanabiliyor olmakla birlikte, Kengeş adına, başlayan işlerin hız kesmeden devamı için isabetli olmuştur.

2. Astana’daki Türk Akademisi’nin Kuruluşuna Dair Anlaşma’nın ve Baku’daki Türk Kültür ve Mirası Vakfı Şartı’nın onay süreçlerinin halen tamamlanmamış olması, devletlerin bürokrasilerindeki hantal işleyiş dikkate alındığında normal karşılanabilir. Ancak 3 Ekim 2009’da paraf edilen Nahcıvan Anlaşmasında kuruluşları karara bağlanan bu birimlerin kuruluş anlaşmalarının 4 yıl sonra bile tamamlanmamış olması, “mukayyet göz bilen karamayan (bakmayan) kem gözleri” hatıra getirmektedir.

3. TÜRKSOY’un 20. yılına, TÜRKPA’nın 4. Genel Kuruluna takdirle bakıldığının belirtilmesi, yapılan işlerin ve kurumların işleyişlerinin devlet başkanları seviyesinde takip edildiğini göstermesi bakımından önemlidir.

4. Spor alanında Birinci Türk Üniversite Oyunları için ilgili görevlendirmelerin yapılması, Kültür alanında müteveffa Cengiz Aytmatov’un 85. doğum yıldönümü onuruna 2013 yılında yapılması planlanan “Cengiz Aytmatov ve Issık Göl Forumu” konulu uluslararası kongrenin desteklenmesi yine memnuniyet veren kararlar arasındadır.

5. Ekonomik alanda gelişmelerin memnuniyet verici olduğu vurgulanmış, bunun artması yönündeki çabalar teşvik edilmiştir. Ulaştırma alanında yapılanlar, yapılması planlananlar ve temenni edilenler, 16. asır ortalarından itibaren önemini kaybeden İpek yolunun 21. asırda tekrar önem kazandığını düşündüren heyecan verici gelişmeler olarak dikkatimizi çekmektedir. Bildirinin 5/e bendinde ifade edilen İpek Rüzgarı projesi bu heyecanı doruk noktasına çıkarmaktadır.

6. Dış Politika ve Güvenlik Konularında İşbirliği başlığı altında ifade edilen 8-16. maddeler rutin diplomatik ifadelerin yanında, uluslararası arenada işbirliği sinyallerini veren kararlar da içermektedir. Bildiride, Afganistan’a katkı konusunda sorumluluk almaya hazır bir Türk Konseyi görüntüsü vardır. Suriye’de iç çatışmanın, “Suriye halkının, ülkenin toprak bütünlüğü ve ulusal birliğini koruma irade ve isteğine uygun olarak derhal sona erdirilmesi” çağrısı, Ortadoğuda Türk devletleri arasında uzlaşma sağlanan tek konu olarak temayüz etmektedir. Gündemdeki Mısır konusunun es geçilmesi bunu göstermektedir.

7. Yukarı Karabağ ve Kıbrıs konusundaki ifadeler, 2010 yılı İstanbul bildirisinden beri korunan ifadelerdir. Bu iki konuda tarafların razı olduğu, barışçı çözümlerin bir an önce sağlanması talebi tekrarlanmış, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne dikkat çekilmiş, Yukarı Karabağ meselesinde kalıcı bir çözümün Avrasya bölgesinde barış, istikrar ve refahın sağlanması yönünde ciddi bir ilerleme oluşturacağı vurgulanmış, Kıbrıs’ta Türk toplumunun eşit ve kurucu ortak olduğu ve desteklendiği belirtilmiştir.

Sonuç olarak Türk Kengeşi istikrarlı bir şekilde yoluna devam etmektedir. Kengeşin bölgesel işbirliklerine örnek olacağını, ülkelerin kalkınma potansiyellerini bir araya getirmeleri halinde ciddi bir güç ortaya çıkacağını görmek durumundayız. Özbekistan ve Türkmenistan yönetimleri de bu değerlendirmeleri yapıyorlardır. Cumhurbaşkanımızın toplantıda da ifade ettiği gibi “altı kardeş devletin toplam gücü, dünyada alan bakımından yedinci, nüfus bakımında dokuzuncu, toplam gelir bakımından on üçüncü sırada olan” bu gücün dünya barışına ve istikrarına yapacağı katkılar küçümsenemez. Hele bu ülkelerin müşterek kültüründe yer alan değerler manzumesi dikkate alındığında eğer olacaksa yeryüzünde bir “kürsel adalet” bu Kengeş’in öncülüğünde olacaktır.