Türkçeyi nerde öğrendiğini soruyorum. Kendisinin silahlı kuvvetlerden emekli bir yarbay olduğunu, ABD Kara kuvvetlerinin Monterrey, California’da bir ordu dil okulu bulunduğunu; orada dünyanın hemen bütün dillerinin öğretildiğini anlatıyor. Soruyorum:
“Neden Türkçe?”
Gülüyor, “Benim ödev kentim İstanbul!”
“Nasıl yani?”
“Ben, Amerikan Silahlı kuvvetleri İstanbul’a girdiğinde, Türk sivil savunma ekiplerinin yolumuzu şaşıralım diye değiştirip karıştıracakları sokak isimlerini yerli yerlerine takmakla görevliyim. Emekli olmama rağmen her yıl tatilimi İstanbul’da geçiririm. Bunun için ordudan ücret alırım! İstanbul’u en küçük ara sokaklarına kadar bilirim.”
Adam bütün bunları gülümseyerek anlatıyor, benim ise kanım donuyor! Yirmili yaşlarımdayım!
Ağzımdan, “Ama biz sizin müttefikiniziz! NATO üyesiyiz!” sözleri dökülüyor…
Amerikalı’nın cevabı, “Contıngency plannıng!” 
Amerikalı yarbay’in ağzından öğreniyorum ki ABD silahlı kuvvetlerinin her türlü ihtimale göre böyle yüzlerce planları vardır. Bunlar hazırlanır, yarın uygulanacakmış gibi çalışılır ve öylece bekletilirmiş. Bunların aslında “çok gizli” planlar olduğunu, detaylarını kendisinin de bilemeyeceğini anlatıyor. “Ama bunlar uygulanacak demek değildir. Sadece uygulamak gereken bir durum olursa hazırlıklı olmak içindir. Ayrıca sırf ‘vak’a metodu’ ile eğitim egzersizleri yapmak için, içine hatalar yerleştirilmiş planlar da vardır” diye vurguluyor.
Şimdi değerli okuyucularım, size soruyorum:
Bir gün Amerikalı savcılar Pentagon denilen ABD Genel Kurmay Binasının kozmik odalarını arayacak olsalar. Amerika’nın en yakın müttefiklerini  işgal planlarını bulsalar; ya da bir  ABD Başkanının kafasını üşütüp ülkeyi nükleer savaşa sokmak gibi bir delilik yapmasını engellemek için hazırlanmış bir askeri plan bulsalardı (General A. Haig’in Nixon’un son döneminde Beyaz Saray’da görevlendirilmesini anımsayalım  benim 20.2.2010 tarihli yazım), acaba Amerikan medyası da, “Vay generaller müttefik bir ülkeyi işgal etmek için, ya da Hükümeti devirmek için planlar yapmışlar!” diye ülkeyi ayağa kaldırırlar mıydı? Her olasılık için hazırlanan böyle yüzlerce plan, yazıda kaldığı, Amerikan birlikleri fiilen kışlalarından çıkıp uygulamaya kalkmadıkları sürece “teşebbüs” sayılmazlar, suç  da teşkil etmezler. Bundan dolayı değil midir ki bunları hazırlayan ABD’li generaller ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşıyorlar?
Acaba “contingency planning” denilen bu konuyu iyi bir öğrensek, ihtilal korkumuzu biraz kontrol altına alabilir miyiz? Ben sadece merak ediyorum….