Ne yazık ki artık İslâm’ın güler yüzü solmuş, Bu kusursuz dinin nur yüzlü insanları yavaş yavaş kaybolmuş, onların yerini dünyevî hırsla birbirleriyle cebelleşen insanlar almıştır.  Kâinatın için de bir toz zerresi kadar olan bu yuvarlak, orasından burasından çekiştirenlerin elinde cehenneme dönmüştür.  Bir vakitler Müslümanlığın güler yüzü olan insanları hatırlayıp ferahlamak zamanıdır, İşte Hz Ömer… Adâletle ilgili asabiyetinden, çok kişinin ürktüğü Ömer, O çok zor günlerde Müslümanlığı kabul etmesiyle 39 kişide kalmış Müslüman topluluğunu kırka çıkaran Ömer… “Allah’ım bu dini Ebu Cehil veya Ömer’den biri ile aziz et” diye yalvaran Allah sevgilisinin kabul edilen duası olan Ömer… Önceleri İslâm’ın azılı düşmanı olan Ömer…  Bir gün kırbasını (su kabını) sırtına yüklemiş Medine’nin en kalabalık sokaklarında dolaşıyor. Oğlu Abdullah şaşkınlık içinde babasının yanına koşup soruyor “Baba bu ne hal? Koskoca halife sırtında kırba mı taşır? Taşıtacak kimse bulamadın mı?” Oğlum bunu taşıyacak adam bulamadığım için evye başka bir mecburiyetten değil, nefsime gurur gelir gibi oldu, kendimi beğenir gibi oldum. Sırf onu küçültmek için bu yola başvurdum.”

Ve İmam-I Âzam… Bir gün yolda giderken karşıdan gelen bir adamın aceleyle kaçar gibi yolunu değiştirdiğini görür ve ona sorar “Beni görünce niçin yolunu değiştirdin?”  Adam mahcup bir şekilde cevap verir “Size olan borcumu ödeyemediğim için sizden utanıyorum da ondan.” İmam-ı Âzam  bunun üzerine büyük bir üzüntü içinde böyle cevap verir: “Bundan sonra bana her hangi bir borcun yoktur. Şu andan itibaren bana olan borcunu siliyorum. Bu zamana kadar beni her gördüğünde seni huzursuz ettiğim için bana hakkını helâl et.”

Ve Ömer bin Abdülaziz… Nefislerin devleştiği ve ondan kaynaklanan kavgaların, yolsuzlukların, zulümlerin arttığı, görgüsüz zenginliğin kararttığı devri kısa bir süre de olsa aydınlatan,  Hz. Ömer’in torunu Ömer bin Abdülaziz… Zulümden ve haksızlıktan nefret eden, zalimi, haksızlık edeni, bu gibilere yardım edeni sevmezdi. Halife olduktan sonra tayin ettiği bir memurun daha önce Haccâc-ı Zalim tarafından da memur olarak atandığını öğrenince görevden almıştı.  Memurun ben Haccâc’ın zamanında çok kısa bir süre memurluk yaptım demesi üzerine Halife bu sözlerle noktayı koymuştu: “Zalim bir adamla yaptığın bir günlük dostluk bile sana şer olarak yapışır.”   (Nakleden: Hicran GÖZE)